erotik shop
Bugun...


Büyüyen tehlike: Neo-Radikalizm
İslam dünyası sosyo-politik açıdan bu iki uç örgütün arasında sıkıştı. Şiilik Haşdi Şabi, Sünnilik de IŞİD zihniyetinin ürettiği şiddet ve cehaletin baskısıyla savruluyor. Bu iki örgüt, birbirine zıt gibi gözüken ama özünde aynı, yeni bir ideoloji üretti ve bunu dinileştirdi. Aslında “Neo-Radikalizm” isimli bir ideolojinin doğuşuna şahitlik ediyoruz. İdeolojinin kendisi dini gibi gözükse de, müntesiplerinin hiç de dini bir alt yapısının, fikirsel bir bütünlüğünün olmadığı sonradan anlaşıldı.

facebook-paylas
Tarih: 13-01-2017 10:08
Büyüyen tehlike: Neo-Radikalizm
+ -

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, İslam dünyasında yükselişe geçen ve her geçen gün bir başka sorunun kaynağı haline gelen ''Neo-Radikalizm''in beslendiği zemin ve söylemlere dikkat çekti... 

​İşte o yazı: 

Boynunda kaşıkla dolaşan bir IŞİD militanı, intihar eylemi yaparak şehit olacağını, boynundaki o kaşıkla da Peygamber Efendimiz'in (sav) sofrasında yemek yiyeceğini söylüyordu etrafına. Suriye'de, yine vurulunca şehit olacağını düşünen bir başka muhalif grubun karargahına düzenlediği intihar eyleminde öldüğünde, kaşık halen boynundaydı. Bu fikri ona, Afganistan, Pakistan ve Ürdün medreselerinde yetişmiş hocaları anlatmıştı.



Irak'ta bazı şehirlere, boynunda kaşık olan bu IŞİD militanlarının saldırdığında, Şii alimleri tüm taraftarlarını cihada çağırdı. Onlara, Hüseyin, Hz. Fatıma annemiz ve Ehlibeyt imamlarının ayak bastığı, mana aleminde gezdiği yerleri gösterdi. Bu toprakları korurken ölen herkesin Ehlibeyt'in yanında cennete gideceğini duyurdu. Bu yerlerin bir kısmı türbe, bir kısmı yerleşim yeri, petrol kuyuları, enerji santralleri, silah fabrikaları gibi yerlerdi. İnsanlar orada ölmek için can atıyordu. Boyunlarında kaşık değil ama alınlarında “Ya Hüseyin” yazan bandajları vardı.

Neo-Radikalizm akımı nedir?


İslam dünyası sosyo-politik açıdan bu iki uç örgütün arasında sıkıştı. Şiilik Haşdi Şabi, Sünnilik de IŞİD zihniyetinin ürettiği şiddet ve cehaletin baskısıyla savruluyor.

Bu iki örgüt, birbirine zıt gibi gözüken ama özünde aynı, yeni bir ideoloji üretti ve bunu dinileştirdi. Aslında “Neo-Radikalizm” isimli bir ideolojinin doğuşuna şahitlik ediyoruz.


İdeolojinin kendisi dini gibi gözükse de, müntesiplerinin hiç de dini bir alt yapısının, fikirsel bir bütünlüğünün olmadığı sonradan anlaşıldı. IŞİD sözcüsü 'Teksaslı John'ın, sadece bir yıl önce Hristiyan'ken Müslüman olan, bu süre içinde namaz dualarını bile öğrenemeyecekken, örgütün sözcüsü konumuna gelmesi, buna en önemli örnektir.

Bilgiye değil, duyguya dayalı bir ideoloji


Neo-Radikalizm, duygusal tepkisellikle kendini gösteriyor, bilgiyle değil. Duygu, bilgiden daha etkilidir. İnsanların duygularına hitap edildiğinde, daha çok etki altına alınır.

Bu nedenle Neo-Radikalizmde, inanma eylemi, akıldan çok, duyguya yakındır. Zira savaş meydanında inanmış insan, bilgili insandan daha cesurdur. Ayrıca inanmış, cahil bir insanı, aksi yönde bir fikre ikna edemez kimse.


Kolunda dövme, namazın rükunlarını dahi bilmeyen ama sakalını, saçını uzatıp, siyah elbiseler giyen IŞİD militanlarının, kendini 'İslam devleti ve halifeyle' özdeşleştirmesi, cehaletin yanı sıra, bir de kimlik bunalımıyla açıklanabilir. Irak'taki IŞİD kurucusu Zerkavi'nin vücudunun her yanında dövme olduğu için, El Kaide lideri tarafından uzun süre örgüte kabul edilmediğini unutmayalım.

Kimliksiz ve bir vatana aidiyet duygusu olmayan insanlar, kendini bir örgüt üyesi olmakla gururlandırır.

Neo-Radikalizmin insan tarlaları


Cehalet, kimliksizlik ve çaresizlik, Neo-Radikalizmin en büyük besin kaynağıdır. PKK, IŞİD, Haşdi Şabi, DHKP-C gibi örgütlerin genç tabanlarına bakın, aynı şeyi göreceksiniz. Bu kitleler, neo-radikal örgütlerin insan tarlalarıdır. Orada hasat yaparlar.

Bazı eğitimli kişilerin bu örgütlerde yer almasını cehalet örneğine aykırı görmeyin. Onların kimlik ve psikolojik bozuklukları var demektir.

Neo-Radikalizmin, en çok İslam dünyasında bir fırtınaya, hatta kasırgaya dönüşmesini, 'Batı'nın oyunlarına' yormak kolaycılıktır. Burada böyle bir zemin, böyle bir potansiyel olmasa, kimse IŞİD gibi bir örgüt üretemezdi.

Bilimsel çalışmalara hükümet ön ayak olsun


Türkiye de dahil, İslam dünyasında 'Neo-Radikal tutumların' şaşırtıcı biçimde yayılmasının sebeplerini ve gerekçelerini daha bilimsel araştırmalarla bulmak gerekir.

Bu konuda, Hitit Üniversitesi'nde Prof. Hilmi Demir ve arkadaşlarının TEPAV için yaptığı, ancak yayınlanmayan önemli araştırmaları var. Araştırmayı değerli kılan ise, az da olsa, gözaltına alınan radikal örgüt üyeleriyle yapılan mülakatlar.

Prof. Demir, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ya da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın ön ayak olması halinde, radikal örgüt üyeleriyle daha çok mülakatlar yapmanın, daha çok saha araştırması yapmanın, Neo-Radikalizmi anlamayı ve gençlerin buraya eğilimini bulmayı kolaylaştıracağını söylüyor.

Böylece kriminal olarak mücadele edilen bu örgütlerle, sosyal olarak da nasıl mücadele edileceği tespit edilebilir. Bu da radikal örgütlerin insan kaynağının kurutulması demektir.


Bu arada Neo-Radikalizmin Batı toplumlarında da çok hızlı yaygınlaştığını söyleyelim. Bu da ayrı bir yazı konusu.




Bu haber 1056 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
YUKARI