erotik shop
Bugun...


Katar krizi ve Ortadoğu’nun geleceği-2
Katar krizi son süreçte devam ederken birbirinden farklı yönlere doğru hamlelerle seyrediyor. Kriz Katar’ın ötesine taşınarak denklem iyice çok bilinmeyenli bir hale gelmektedir. Suudi Arabistan başta olmak üzere Katar’ı hedef alan ittifak devletleri yeni hamleler peşindeyken, ABD/USA’da tersi hamleler de görülmektedir. ABD’deki dev güç dengeleri arasındaki rekabet, bilek güreşi bu krizde su yüzüne çıkarak bir hafta önce hedef alınan Katar’a silah satışı antlaşmasına kadar evrildi.

facebook-paylas
Tarih: 19-06-2017 15:22
Katar krizi ve Ortadoğu’nun geleceği-2
+ -

Müfid Yüksel - Yeni Şafak

Katar krizi son süreçte devam ederken birbirinden farklı yönlere doğru hamlelerle seyrediyor. Kriz Katar’ın ötesine taşınarak denklem iyice çok bilinmeyenli bir hale gelmektedir. Suudi Arabistan başta olmak üzere Katar’ı hedef alan ittifak devletleri yeni hamleler peşindeyken, ABD/USA’da tersi hamleler de görülmektedir. ABD’deki dev güç dengeleri arasındaki rekabet, bilek güreşi bu krizde su yüzüne çıkarak bir hafta önce hedef alınan Katar’a silah satışı antlaşmasına kadar evrildi.

Ancak diğer taraftan ABD mahkemelerinin, Cunhurbaşkanlığı korumlarına yönelik yakalama kararı, Dışişleri Sekreterliğinin Türkiye ile ilgili son açıklaması  asıl hedefin Türkiye olduğunu/olacağını bariz bir biçimde ortaya koymaktadır.

Türkiye bir yandan PYD koridoru üzerinden hedef alınırken diğer yandan bu tür hamlelerle iyice köşeye sıkıştırılmaya çalışılmaktadır. Katar ve Müslüman Kardeşler üzerinden yeni bir hamle hazırlığı görünüyor. Önemli olan bu hamleleri Türkiye’nin nasıl karşılayabileceği. Krizin tüm bölgedeki olası yansımaları ve Türkiye’ye yönelik yüzü nasıl bir seyir takip edecek.

Bu anlamda Türkiye’nin öteden beri zor bir süreçten geçtiği kesin. Son 5-6 yıllık Suriye politikasındaki öngörememelerin getirdiği tıkanma, Türkiye’yi zorluklarla karşı karşıya bırakma; PYD koridoruna ilaveten son krizin oluşturduğu dalgaların Türkiye’ye yansıması çok daha zorlu bir süreci Türkiye’ye dayatmaktadır. Esasen, Türkiye’nin stratejik hata yapılma lüksünün olmadığı bir coğrafya olduğu kesin. Yapılan/yapılacak stratejik hataların uzun vadede dahi ne tür vahim neticelere müncer olacağı iyice hesap edilmelidir. Bölgesinde orta güçte bir ülke olan Türkiye’yi vesayetin ağırlığının yol açtığı “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” tembelliği ve ülkenin önünü tıkayan bölgesine yabancılaşmaya karşı reaksiyon olarak geliştirilen son dönem hamlelerin ülkenin istiap haddini aşmaması gerekirdi. Ülkeye son yıllarda istiap haddinin çok üstünde bir yük/hamule yüklendiği görülmektedir. Suriye üzerinden başlayan dış politik duruş Türkiye’yi böyle bir zor durumla karşı karşıya bırakmış, ülkenin elini zayıflatan, potansiyel enerjisini hoyratça tüketen bir hamleler zinciri şeklinde bir seyir çizgisi takip etmiştir.

Türkiye’de bir kısım bürokratik kadroların sadece lider üzerinden bir idare/siyaset takibine yönelmeleri, Recep Tayyip Erdoğan’ın  sırtından hiç yük almamaları, neredeyse her şeyi ona yükleyerek, boyuna yükünü de ağırlaştırmaları, kifayetsizlikle adeta hiçbir sorumluluk taşımamaları da sorunları iyice çözülemez noktaya getirmektedir. Suriye vs. konusundaki baştan beri hatalı olan politikada dış politikada belirleyici olan bürokrasinin direnç göstermesi, nihayet ülkenin önüne duvar gibi örülen PYD koridorunun oluşumu ile neticelenmiştir. Zaten 30 yıldır çözülemeyen Kürt sorunu PYD koridoru ile daha da ağırlaşma eğilimi göstermiştir. Ayrıca, PYD/YPG örgütlenmesinin, DAEŞ bahane edilerek, büyük devletlerin silahlandırılma dahil müzaharetine sahip olması öngörülememiştir. Yanı sıra, bölünme ve parçalanmadan yana olmayan bölge halkının; örgüt ve siyasi uzantılarının Hendek/Özyönetim kepazeliğine karşı gösterdiği tutum/direnç, hatta bunun referandum sonuçlarına da yansımasına rağmen siyaset ve bürokrasiyi belirleyen odakların, MHP/Devlet Bahçeli ile olan mutabakatın hatırına, Kürtlerin halk kitlelerini, muhafazakar Kürtleri de ötekileştirip iyice uzaklaştıracak tarzda Türkçü/milliyetçi söylem ve sloganlardan ısrarla vazgeçmemeleri bu yöndeki sorunu derinleştirmektedir.

Katar krizi ve yansımaları bölgede, güç dengelerinin rekabetinde/bilek güreşinde iyice belirsizleşen bir seyir takip ederken, yeni ittifak ve ittifak değişimlerine de yol açmaktadır. Katar, krizle birlikte İran ve Suudi bloku arasında salınırken, Türkiye çok yönlü hamlelerin saldırısına maruz kalmaktadır. Suudi Arabistan bir yandan veliahd rekabeti üzerinden bozulmaya yüz tutan iç dengelerle boğuşurken, diğer yandan Yemen iç savaşının kendisinde yol açtığı tehditleri savmakta başarılı olamamaktadır. Suudi Arabistan,  Krallığın kuruluşundaki aile-aşiret konfederasyonları ve refah payı dağıtımı üzerine kurulan, yapıyı üst üste gelen finansal krizler ve gelişen olaylar nedeniyle, ülkedeki dengeleri korumakta bir hayli güçlük çekmektedir. Krizler derinleştiği ölçüde bu dengeler daha da sarsılmaya devam edecektir.




Bu haber 1638 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
YUKARI