erotik shop
Bugun...
Anadolu Kavimleri ile Oluşan Milletimiz


Cengiz Akalın Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 26-10-2018 10:24

‘Anadolu’ diye adlandırdığımız bu topraklar, yaklaşık bin yıldır yaşadığımız ‘vatan’ dediğimiz yer.

Anadolu toprakları onlarca asır, Rumların (Bizans) ve Perslerin (İran) ara ara el değiştirmesi ile hakimiyetlerinde kalmıştır.

Resulullah Hz. Muhammed’in (as) vefatından 7 yıl sonra Hz. Ömer’in gönderdiği Müslüman ordu, 639 yılında Diyar-ı Bekir ve çevresini fethetmesiyle Kürtler Müslüman oldular ve Anadolu toprakları İslam dini tanıştı.

Malazgirt savaşına kadar Anadolu’da; Müslüman Kürtler ve Araplar.

Hristiyan Rumlar, Araplar, Ermeniler ve Gürcüler.

Müşrik Ezidiler ve Ateşperest kavimler yaşıyorlardı.

Malazgirt savaşından sonra Anadolu’da yaşayan kavimlere Müslüman Türklerde dahil oldu. Müslüman Türklerin çoğunluğu göçebe olduklarından verimli otlak ihtiyaçlarını, İslam’ın cihat ve fetih kavramlarıyla birleştirince kısa zamanda Anadolu’nun tamamı Müslümanların hakimiyetine girdi.

Anadolu Müslümanlar tarafından fetih edilince; Hristiyan Araplar, Rumlar, Ermeniler, Gürcüler ile müşrik Ezidi ve Ateşperest kavimler yok edilmediler, soykırıma uğramadılar ve sürülmediler.

Bu durum birinci Beylikler, Anadolu Selçukluları, ikinci Beylikler ve Osmanlı Devleti dönemlerinde de devam etmiştir.

Ancak; Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Devleti dönemlerinde ‘devşirme’ diye bilinen Müslümanlaştırma çalışmaları yapıldı. Müslüman olmayan ailelerin (Yahudiler hariç) 6 ile 10 yaşlarındaki hem kız hem erkek çocukları alınıp Müslüman ailelerin yanında Müslümanlaştırıldılar. Bu çalışma Malazgirt’ten sonra yaklaşık 5 yüzyıl devam etti.

Bu çalışma sadece Anadolu ile sınırlı kalmadı, Viyana’ya kadar fethedilen bütün yerlerde yapıldı. Bu vesile ile özellikle Anadolu’da ve Osmanlı Devleti hakimiyetinde yaşayan kavimler karışmaya başladılar.

Karışma derken evliliklerle beraber oluşan akrabalık bağlarını kastediyoruz.

1071 yılında Malazgirt’te Müslüman Türklerle beraber, 10 bin kişilik Müslüman Kürt savaşçı, Bizans’a karşı birlikte savaştılar ve beraber Anadolu’yu bizlere vatan yapan savaşı kazandılar.

Bu vesile ile Anadolu’da ilk olarak Müslüman Kürtler ile Müslüman Türkler karışmış akraba olmuşlardır (Bakınız: Sıbt İbn’ul Cevzi’nin ‘Mir’âtu’z- Zamân Fî Târîhil Âyân’da Selçuklular’ adlı kitabı).

Zamanla Muş’un Malazgirt ovasından, Avrupa’nın ortasına yani Viyana’ya kadar olan topraklarda yaşayan bütün kavimler; Türkler, Kürtler, Araplar, Zazalar, Ermeniler, Gürcüler, Rumlar, Lazlar, Bulgarlar, Macarlar, Lehler, Boşnaklar, Sırplar, Hırvatlar ve sayamadığımız diğer kavimler evlenerek akraba olmuş ve bugünkü milletimizin temelini atmışlardır.

Milletimizin temelini atan bu kavmiyetler; Müslüman olduklarının, aralarında fark olmadığının, birbirleri ile kardeşlik esası ile eşit olduklarının ve en önemlisi İslam’da kavmiyetçiliğin olmadığının bilincindeydiler.

 

***

Osmanlı’da devletin kurucusu sayılan Orhan Bey dahil, Osmanlı hanedan ailesi yani padişahların hepsi (genç Osman hariç) Türk kavminden olmayan Müslümanlar ile evlenmişlerdir. Orhan beyden itibaren, Osmanlı hanedanı bile saf Türk kavmiyetinden değildir.

Çünkü; padişahlar Türk olmayan Müslümanlar ile evlenmişlerdir. Padişah annelerinin hemen hepsi Türk kavminden değildirler.

Osmanlı hanedanlığının bunu yapmasının sebebi; Müslüman Türk veya diğer Müslüman boy ve aşiretlerinin yönetimi ele geçirmelerini engellemek istemeleriydi.

Osmanlı Devleti’nde Türk kavminden veya Müslüman diğer kavimlerden doğuştan Müslüman olanların etkili ve yetkili devlet kademelerine dahi getirilmeleri az olmuştur.

Daha çok ‘devşirme yöntemi’ ile diğer kavimlerden Müslümanlaştırılan kişiler saraydaki ‘Enderun’ mektebinde yetiştirildikten sonra devlet yönetiminde etkili ve yetkili kademelere getirilmişlerdir.

Bazılarının (Halil İnalcık ve bazı Avrupalı tarihçiler) dediği gibi ‘Osmanlı hanedanı Türk değildi’ demiyoruz elbette.

Osmanlı hanedanı elbette Türk kavmiyetindendir. Burada kavmiyetçilik yapmadığını anlatmaya çalışıyoruz.

Günümüzde Türk kelimesinden medet umanlar, Türk kelimesinin kutsal olduğunu ve kendilerini kurtaracağını zannederek Türk kavmiyetçiliği yapan zavallılar, kendi tarihini bilmeyen kara cahillerdir.

 

***

Osmanlı devletinde, kuruluşundan Tanzimat fermanına kadar bütün Padişahlar ve devletin bütün kademelerindeki yetkililer ile devletin bütün iç ve dış yazışmalarında kullanılan hiçbir resmî belgesinde kavmiyeti belirtecek, kavmiyeti öne çıkaracak veya kavmiyete işaret edecek şekilde ‘Türk’ kelimesi kullanılmamıştır.

Böyle olmasaydı onlarca kavmiyet 500 yıldan fazla birlikte yaşayabilir miydi?

Osmanlı Devleti’nde Tanzimat ile beraber kavmiyetçiliği aşılamak için Jön Türk ve İttihat ve Terakkici hainler tarafından özellikle ‘Türk’ kelimesi kullanılmaya başlanmıştır.

Tanzimatçı Jön Türk ve İttihat ve Terakkici hainlerin ‘Türk’ kelimesini kullanmasının sebebi Osmanlı Devleti’nde kavmiyetçiliği yayarak parçalanmasını sağlamaktı. Ve bunu başardılar. Bugünkü kavmiyetçiler Jön Türk ve İttihat ve Terakki hainlerinin zihniyetinden arda kalan artıklardır.

‘Mehter marşında ‘Türk’ kelimesi geçiyor’ diyenler olursa onlara cevabımız şudur: ‘Mehter marşı Tanzimatçılar tarafından uydurulmuştur’.

Tanzimat öncesi Osmanlı Devleti’nde Mehter Marşı yoktu.

Zaten Osmanlı Devleti’ni bölüp parçalayanlar Jön Türk ve İttihat ve Terakki yani Tanzimatçı hainler değil miydi?

 

***

Günümüzde Anadolu’da yaşayan hiçbir kişi soy olarak saf bir kavme ait değildir. Bin yıllık karışmışlık içerisinde hiçbir kimse ‘ben saf … kavimdenim’ diyemez.

İşte; Anadolu milletinin oluşum serüveni budur.

Yaklaşık 200 yıl önce kaybettiğimiz ‘Anadolu milleti’ olma anlayışımızı tekrar kazanamazsak, daha fazla parçalanmaya ve kahrolası batı medeniyetinin yani Avrupa ve Amerika’nın oyuncağı olmaya devam edeceğiz.

 

***

Lütfen dikkat!

Allah'ın katında hangi kavimden olduğumuzun Kürt, Türk, Zaza, Arap, Ermeni, Gürcü, Rum, Laz, Bulgar, Macar, Leh, Boşnak, Sırp, Hırvat, İngiliz, Fransız vb. sineğin kanadı kadar hatta zerre kadar önemi ve değeri yokken...
Kavmiyeti için tartışanlar.
Kavmiyeti için kavga edenler.
Kavmiyetinden ötürü övünenler.
Diğer kavimleri küçük görenler.
Kendi kavminden olanların mutlu olmasını dileyenler.
Her şart ve durumdan kavmiyetine pay çıkaranlar.
Kavmiyetinin ismini kutsallaştırma adına Resulullah'a ve diğer peygamberlere kendi kavmiyetinin ismini yamamaya çalışanlar.

Kavmiyeti için ölen veya öldürenler.
Biliniz ki; sizlerinde Allah katında sineğin kanadı kadar hatta zerre kadar önem ve değeriniz yoktur. Ot gelmiş, kuruyup saman olarak gideceksiniz.
Allah hiçbir kavmiyeti korumaz ve yüceltmez.

Allah hiçbir kavmiyete torpil geçmez.

Allah’ın katında hiçbir kavmiyetin üstünlüğü ve ayrıcalığı yoktur. Sadece Müslüman olup olmadığımızın önemi vardır.

Kahrolsun MİLLETİMİZİ bölüp parçalayan kavmiyetçilik.
Kahrolsun MİLLETİMİZİ bölüp parçalayan kavmiyetçiler.

Selametle.



Bu yazı 2485 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Hanefi Alıcı
26-10-2018 13:40:00
Allah razı olsun

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI