erotik shop
Bugun...
'Bavê Kurdan' (Kürtlerin babası) Sultan 2. Abdülhamid Han


Cengiz Akalın Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 26-07-2018 10:52

Sultan 2. Abdülhamid Han’ın tahta çıkışından, 1918 yılına kadar yaşanmış olayların tarihsel sıralaması (Kronoloji) ile düşünülmesi ve sorgulanması gereken birkaç konuyu hatırlayalım.

1876- Sultan 2. Abdülhamid Han’ın tahta çıkışı. 1. Meşrutiyetin ve Kanuni Esasinin (Anayasa) ilanı ile millet meclisinin (Meclis-i Mebussan) açılması.

1877-1878- Osmanlı Rus Savaşı (93 harbi). Osmanlı devletinin en büyük birkaç yenilgisinden biridir, öyle ki Rus güçleri İstanbul’a girmiş, İstanbul’un işgaline ramak kalmıştır. Yenilgi sonrası Anayasa ve Meclis süresiz tatil edilmiştir.

1889- Jön Türklerin gizli örgütlerine resmiyet kazandırarak ittihat ve terakkiyi kurmaları.

1891- Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da, çoğunluğu Kürt Aşiretlerden müteşekkil Hamidiye Alaylarının, Sultan 2. Abdülhamid Han tarafından kurulması (Hamidiye Alaylarında Türkmen ve Arap aşiretlerde mevcuttur).

1892- İstanbul'da Sultan 2. Abdülhamid Han tarafından Aşiret Mekteplerinin kurulması. Bu mekteplerin en önemli görevi, Hamidiye alaylarına komutan yetiştirmektir.

1894- Ermeni isyanlarının Hamidiye Alayları tarafından bastırılması.

Bütün Avrupa’da, Ermeni isyanları ile beraber Doğu Anadolu’da Ermeni devletinin kurulmasına kesin gözüyle bakılırken, Sultan 2. Abdülhamid Han tarafından kurulan, sayıları birkaç orduya denk gelen, Hamidiye Alaylarının üstün başarısı ile Ermeni devletinin kurulması engellenmiştir.

Avrupa’da çok büyük bir yankı bulan bu engellemeyi gerçekleştiren Hamidiye Alayları orduları aleyhine, Avrupa medyası tarafından haberler yapılmaya başlanmıştır o tarihlerde…

Bu savaşlar sırasında, Kürt halkı arasında ‘Canlarımızı veririz de Doğu Anadolu’yu vermeyiz’ sözleri ile Sultan 2. Abdülhamid Han için ‘Bave Kurdan’dan (Kürtlerin babası)’ lakabını dile getiriliyordu.

Sultan 2. Abdülhamid Han, Kürt halkı arasında öyle büyük bir itibara sahipti ki, Sultan 2. Abdülhamid Han 10 Şubat 1918’de vefat ettiğinde, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da Kürt aşiretleri arasında günlerce yas tutulmuş, taziye evleri kurulmuş, gıyabi cenaze namazları kılınmış ve mevlitler okutulup, yemekler dağıtılmıştır.

Unutulmamalıdır; Kürt halkı, Ermeni devletinin kurulması önünde en büyük engeli oluşturmuştur.

Bundan dolayıdır ki, Ermeniler Kürt halkına her zaman düşmanlık beslemişler ve her fırsatta intikam almaya fırsat kollamışlardır.

Dikkat ediniz; Ermeni terör örgütü Asala, silahlı eylemlerine son verdiği tarihlerde, ülkemizde PKK terör örgütü silahlı eylemlerine başlamış ve o tarihten itibaren özellikle binlerce Kürt vatandaşımızı katletmiş ve katletmeye devam etmektedir.

Ermeniler, PKK terör örgütü aracılığı ile tarihi intikamlarını almaya devam ediyorlar.

1895- Ermeni isyanları ile beraber jön Türklerin harekete geçmesi. Ahmet Rıza'nın Paris'te ittihat ve terakki cemiyetinin şubesini kurup gazete çıkarmaya başlaması.

1896- Ermeniler, jön Türkler ve ittihat ve terakkinin, Sultan 2. Abdülhamid Han’ı tahttan indirme planları ve Sultan 2. Abdülhamid Hana karşı başarısız bir suikast girişimi.

1902- Paris'te jön Türk Kongresi toplandı.

1903- Selanik'te ve Makedonya'da jön Türkler ve ittihat ve terakkinin kışkırtmaları ile isyanlar başladı.

1905- Makedonya ve Yemen'de isyanlar.

1907- Paris'te, 2. jön Türk Kongresi.

1908- Jön Türk isyanları ile 2. Meşrutiyetin ilanı ve ittihat ve terakki partisinin hükümet olması. İttihat ve terakki partisi, İngilizlerin desteklediği Manastır kolu ve Almanların desteklediği Selanik kolu şekilde 2 gruptur.

1909- Selanik’ten yola çıkan, hareket ordusu İstanbul'da darbe ile Sultan 2. Abdülhamid Hanı tahttan indirdi. İttihat ve terakki partisi tek güç oldu.

Bu tarihten sonra, devletimiz ittihat ve terakki partisi tarafından 3 kez savaşa sokuldu;

1912- 1. Balkan savaşı.

1913- 2. Balkan savaşı.

1914-1918- 1. Dünya savaşı.

Bu savaşta, sınırlarımız içerisinde;

Kafkasya (Doğu) Cephesi  

Kanal (Süveyş) Cephesi

Irak Cephesi (Suriye, Filistin, Irak, Kut’ul Amare)

Hicaz-Yemen Cephesi

Çanakkale Cephesi

Sınırlarımız dışında ise;

Romanya, Makedonya ve Galiçya cephelerinde savaştık.

Saydığımız bu cephelerde, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya ile savaşıyoruz…

Sadece Kut’ul Amare ve Çanakkale cephelerinde başarı gösterebiliyoruz…

Düşünmemiz ve sorgulamamız gereken ilk konu: Yukarıda saydığımız sınırlarımız içerisindeki bazı cephelerde, askerlerimiz geri çekilmiş veya düşmana teslim olmuşlardır.

Geri çekilme ve teslim olma emrini veren komutanlar kimlerdir?

1917- Rusya’daki Bolşevik (komünist) ihtilali ardından, Rusya bizimle savaşmaktan vazgeçiyor.

1918- Yeniliyoruz… Başkentimiz İstanbul işgal ediliyor...

10 yıl içinde (1908-1918) milyonlarca kilometrekarelik vatan toprakları kaybediliyor, kalanlar işgal ediliyor. 

500 binden fazla askerimiz şehit ediliyor (Kayıplarla beraber 1 milyon diyen tarihçiler var).

619 yıllık bir devlet yok edilmenin eşiğine getiriliyor, ittihat ve terakki ve jön Türk denilen yaratıklar tarafından.

Düşünmemiz ve sorgulamamız gereken ikinci konu: Başkentimiz İstanbul dahil, 1. Dünya savaşı sonrası kalan vatan topraklarımızın büyük bölümü 1918 tarihinden itibaren İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından işgal ediyor.

Ancak:

Tarih derslerinde ‘1920 tarihinde düzenli ordumuz kuruldu’ diye yazıyor ve bizlere öğretiliyor.

Peki niçin, 1921-1923 yılları arası kurtuluş savaşı denilen savaşlarda düzenli ordumuz, İngiliz, Fransız ve İtalyan askerlerine bir tek mermi bile sıkmıyor? 

Sadece birkaç bin kişilik, Yunan askerleri ile savaşmışız diye anlatılıp öğretiliyor bizlere!

Düşünmemiz ve sorgulamamız gereken üçüncü konu: 1. Dünya savaşında İngiltere, Fransa ve İtalya binlerce kilometre uzaklıktan, on binlerce asker ile, milyarlarca dolar para harcayıp, hemen hemen bütün ülkemizi İngiltere 5 yıl 1918-1923, Fransa ve İtalya ise 3’er yıl 1918-1921 yılları arasında işgal edecekler…

Ancak:

Bizlerle savaşmadan, ellerini kollarını sallayarak mutlu bir şekilde, hatta bazı silahlarını bizlere hediye ederek evlerine geri dönecekler.

Dünyanın en büyük sömürge (emperyalist) ülkeleri olan, İngiltere, Fransa ve İtalya bu kadar salak ve aptal olabilirler mi acaba?

Yapmış oldukları masrafların maddi ve manevi, onlarca katını almadan çekip gittikleri için…

Yoksa bizler mi…?

Düşünelim ve sorgulayalım!

Selametle..



Bu yazı 2743 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI