Cumhuriyetin kuruluşundan 1960’lı yıllara kadar adalet kurumumuz; batı medeniyeti hayranı ve taklitçisi, bu nedenle batı medeniyeti karşısında kendini aşağılık zanneden materyalist, sekülerist ve laik kadroların ellerindeydi. Bu kadrolar milletimizin maddi manevi bütün değerlerine tamamen zıt ve aykırı olan batı medeniyetinin kanunlarını kopyala-yapıştır usulü ile aldılar ve uyguladılar.
1960'lardan sonra adalet kurumumuz; aslında komünist ve sosyalist olan ancak bunu söylemeye cesaretleri olmadığından, Ali'siz Alevilik maskesi ardına saklanan kadrolarının ellerine geçti. Bu kadrolar kameralar karşısında ‘bizden olanları hâkim ve savcı yapmayıp başka partili olanları mı yapacaktık?’ diyerek anırabiliyorlardı!
1990’lardan sonra Makyavelizm’in Nirvana’sına ermiş olan yani helal haram dinlemeyen, amacına ulaşmak için her yolu mubâh gören, sözde Müslümanların aslında münafıkların ellerine geçti adalet kurumumuz.
Bunların yanında yukarıda sayılan kadroların aralarına serpilmiş olarak ta olsa kendilerine ‘milliyetçi’ diyen aslında ‘kavmiyetçi’ olan zevatlar mevcuttu adalet kurumumuzda.
Bu kadar farklı ve zıt ideolojilere sahip özellikle de milletimizin manevi değerlerine düşman olan zevatların elinde oyuncak haline getirilmiş olan adalet kurumumuza olan güven milletimiz nezdinde derinden sarsılmış durumdadır.
Devletin temeli sayılan adalet kurumumuzun 95 yıldır adaletsiz, kokuşmuş ve çelişkilerle dolu karar ve içtihatlara sahip olmasının sebeplerinden biri budur işte.
Bu durum milletimizin adalet kurumuna olan güven seviyesinin yerlerde sürünmesine sebep olmaktadır.
Yukarıda sayılan bütün kadroların kendi saltanatları dönemlerinde tek bir uygulaması olmuştur: ‘Kendi adam ve yandaşlarını kayır, diğer bütün vatandaşlara ‘adalet’ adı altında zulmet!
Adalet kurumumuz halen yukarıda sayılan kadrolar tarafından güç gösterisi arenası olarak kullanılmaya devam etmektedir.
***
Devletin Temeline Olan Güven Sıfır Noktasında!
Milletimizin adalet kurumumuza olan güveninin yok denecek seviyelerde bulunmasının bir diğer sebebi de vatandaşın kendisine karşı işlenmiş suçların ve bu suçları işleyen suçluların seçilmişler tarafından zırt pırt çıkarılan ‘af kanunları’ ile affedilmesidir.
Bu durum karşısında vicdan ve ahlak sahibi her vatandaşımızın aşağıdaki soruları sorması hakkıdır:
‘Seçilmişler vatandaşın canına, malına, namusuna kast etmiş olan pis yaratıkları hangi vicdani ve ahlaki gerekçe ile affedebilirler?
Böyle bir yetkileri var mı ve bu yetkiyi onlara kim vermiş?
Bu af kanunlarını çıkaranların vicdan ve ahlakları var mı?’.
Cumhuriyet tarihi boyunca yani 95 yılda, Türk Ceza Kanunu’nda suç kabul edilen hemen hemen bütün suçlar için ve bu suçları işleyen suçluları affeden 100’den fazla af kanunu çıkarıldı.
Sorarım sizlere:
Hangi af kanunu millete danışılarak çıkarıldı?
Bu konuda niye milletin vicdanına danışılmıyor?
Millete ‘bunları affedelim mi? diye niye sorulmuyor?
Bu af kanunları çıkarılırken hiçbiri millete sorulmamış ve milletin vicdanına danışılmamıştır.
Seçilmişlerin yani meclistekilerin, seçenlere yani millete attığı en büyük kazıklardan biridir bu af kanunları.
Halk oylaması yapılmadan çıkarılan af kanunları ile seçilmişler seçenlere:
‘Sizlerin canları, malları ve namusları bizim için değersizdir!
Sizin göreviniz sadece bizlere oy vermek ve çıkardığımız bütün kanunları kabul etmektir!’ demektedirler.
Yani; çıkarılan af kanunları, adalet kurumumuzun seçilmişlerin ve atanmışların esaretinde olduğunun bir göstergesidir.
***
Geçtiğimiz günlerde Abd ajanı olan papazın serbest bırakılmasından dolayı ‘milletin vicdanı yaralanmıştır’ diyen zevatlar, bugüne kadar çıkarılmış birçok af kanunu altında imzası olanlardır.
Bu zevatlar bu günlerde de yeni bir af kanunu ile bütün hırsızları, ayyaşları, organize suç örgütü üyelerini, dolandırıcıları, mafya bozuntularını kısacası vatandaşın canına, malına, namusuna kast etmiş olan pis yaratıkları affetme peşindeler.
Hem de milletin vicdanını yok sayarak, milletin vicdanına danışmadan!
Ve bu zevatlar, utanmadan sıkılmadan milletin vicdanından söz etmekteler.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ‘Cumhur İttifakı’ ile Ak partinin sırtından meclise girenler, bu af kanununu yine Ak partinin sırtından çıkaracak ve Ak partiye önümüzdeki yerel seçimler öncesi en büyük darbelerden birini vurmuş olacaklardır.
Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın ve Ak partinin danışılmaması gereken ‘danışmanlarına’ duyurulur.
***
Adalet kurumumuz nasıl mı düzelir?
Ne zaman ki; kişilerin ve ideolojilerin kölesi olmayan, vicdan ve cüzdan arasında tercihini cüzdandan yana kullanmayan, milletin manevî değerlerine sahip veya saygı gösteren kadrolar adalet kurumumuzda olursa adalet kurumumuz düzelir.
Unutmayalım!
Sadece Allah'ın adaleti dünya hayatları boyunca insanları mutlu ve huzurlu kılar.
Selametle.
İbn Haldun ‘Kürtler Hamaldır’ diyor mu?
Vahdet kelimesi kirlenirken yeni argüman: Yekvücûd olabilmek..
Türkiye’de milliyetçilik İslamcılığı neden ve nasıl yutuyor?..
Abdullah Kıran: Bu seçim DEM Parti’nin son ''demi..
Sana mübah olan Kürd’e değil mi?
Kürt siyasetinde iki ana damar ve İstanbul seçimleri
