Sorgulayamayacağımız bir tek şey vardır; Vahiy. Yani; Allah'ın emirleri...

Allah’ın emirleri, nefsimize ve menfaatimize ters düşseler bile sorgulayamayız. İslam’da iman etmenin gerektirdiği bir kuraldır bu.

Elbette ki, bu kural müslüman olduğunu iddia edenler için geçerlidir.

Vahiy dışındaki her şey ve herkes ‘sorgulanabilirdir’.

Neden mi?

Çünkü; Her şey ve herkes sorgulanmalıdır ki; ‘sorgulanamaz’ ile ‘sorgulanabilirler’ birbirlerine karışmasın ve aralarındaki farklar ortaya çıksın.

Aksi halde, sorgulanamaz ile sorgulanabilirler birbirine karışacaktır.

Ve bu karışıklık, aşağıdaki ruhsal (psikolojik) rahatsızlıkların ortaya çıkmasına sebep olacaktır;

1- Zihin bulanıklığı

2- Kafa karışıklığı

3- Aklı kullanamama

4- Özgür düşünememe

5- Fikir beyan edememe

6- Taklitçilik...

Bu rahatsızlıklar, insanın özgür düşünmesinin, sorgulamasının ve fikir beyan etmesinin önündeki en büyük engellerdir.

‘Özgür düşünce ve özgür düşünme nedir’ diye soracak olursanız; ‘Vahiy hariç olmak üzere, vahyi bir bütün olarak ele alıp, vahyin ışığında her şeyi ve herkesi sorgulamak ve fikir beyan etmektir’.

Özgür düşünmenin, sorgulamanın ve fikir beyan etmenin önündeki engelleri ortadan kaldıran en özgün müderris ve muallim (öğretmen) Resulullah, Hz. Muhammed (as)’dır. O’nun müderrisliğinin ve muallimliğinin pedogojisi (eğitim bilimi) ‘yaşayarak, yaşat’tır’. Yani ‘misal (örnek) olmaktır. Bu pedogojiyi Resullullah’a, yine Allah öğretmiştir.

Resulullah’ın, arkadaşlarına özgür düşünmeyi, sorgulamayı ve fikir beyan etmeyi nasıl öğrettiğini merak ediyorsanız buyrun Resulullah’ın hayatından 2 misal;

1-Mekke’li müslümanlar hicret esnasında, Mekke’de bıraktıkları mallarına karşılık, Mekke müşriklerinin ticaret kervanına saldırmayı düşünüyorlar. Bu düşünce, Resulullah’a iletiliyor. Yapılan istişareler sonunda, Mekke’li müşriklerin ticaret kervanına saldırı kararı alınıyor… Hazırlıklar sonrası yola çıkılıyor… Resulullah Bedir mevkiinde, Bedir su kuyuları önlerinde olacak şekilde müslümanlara savaşma düzeni veriyor. Hubab bin Münzir isimli Resulullah’ın arkadaşı; ‘Ya Resulullah, vahiy ile emredildiği için mi bu savaş düzenine göre bizleri yerleştirdin?’ diye soruyor. Resulullah; ‘hayır, benim görüşüme göre yerleştirdim’ diyor. Hubab; ‘ya Resulullah, su kuyularını arkamıza alalım ve ihtiyacımız dışındaki su kuyularını taşlarla doldurup kapatalım, düşman ordusu susuz kalsın ve savaşamaz hale gelsinler’ diyor. Resulullah; ‘İşte, strateji budur, Hubab doğru söylemiştir, hemen dediği gibi yapınız’ diye emrediyor…

2-Yine bir savaş: Hendek. 

Resulullah, savaş stratejisi konusunda arkadaşları ile istişarelerde bulunuyor. Düşmanın Medine’ye birkaç günlük mesafede olduğu ve ordunun savaş için hazırlanıp, Medine dışına çıkmak için yeterli zamanının olmadığı dile getiriliyor. Karar veriliyor. Medine’de savaşılacak…

Medine sokaklarında savaş hazırlıklarına başlanılması emri verilecekken, Selman’ı Farisi isimli Resulullah’ın arkadaşı söz istiyor; ‘Ya Resulullah bizler İran’da böyle durumlarla karşılaştığımızda, korumak istediğimiz yerlerin etraflarına hendekler kazar, düşmanın bizlere yaklaşmasına izin vermezdik’ diyor. Resulullah dahil, bütün Medine’lilerin ilk defa duyduğu bu fikir kabul ediliyor ve uygulanıyor…

Evet, en büyük müderris ve muallim, ‘yaşayarak, yaşat’ pedogojisinin, öğretici ve uygulayıcısı olan Resulullah, işte bu şekilde arkadaşlarına özgür düşünce ve özgür düşünmenin yolunu açmış, sorgulamayı ve fikir beyan etmeyi öğretmiştir.

Resulullah, vahiy hariç, kendi fikirlerinin dahi sorgulanmasını öğretmiştir arkadaşlarına.

Ve bu pedogoji ile yetişenlerin, yetiştirdikleri nesiller, bütün dünya karanlıklar içerisinde kaybolmuşken, dünyaya ve müslümanlara bilim ve teknolojide ‘Aydınlanma Çağını’ yaşatmışlardır.

Evet, bu misallerden sonra artık vahiy hariç ‘sorgulanamaz bildiklerinizi sorgulamaya başlayabilirsiniz.

Selametle.