Tarihi 3 bölümde incelemeliyiz (genelden özele):

1- İnsanlık Tarihi

2- İslam Tarihi

3- Müslümanların Tarihi

Ayrımını yaptığımız tarih bölümlerini kısaca açıklamaya çalışalım:

1-İnsanlık Tarihi: Yaradılış ile başlayıp, kıyamet anına kadar devam edecek olan tarihtir. 

2-İslam Tarihi: Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e, Allah’ın vahiy ile Resul ve Nebilerine    bildirdiği ve bizlere aktarılanların hepsi bu tarih içerisindedir.

Bu tarihte hata ve eksiklik aranmaz, aranamaz…

Çünkü: Bu tarihe direk Allah’ın müdahalesi vardır.

Bu müdahale, Allah’ın Resul ve Nebilerine bildirdiği vahiy ile sınırlıdır.

Bu vesile ile ‘Vahiy Tarihi’ diye de adlandırılabilir bu tarih…

Bu tarih; Resul ve Nebilerin Risalet veya Nübüvvet aldıkları andan itibaren başlar, Resul ve Nebilerin vefat etmesi ile sona erer…

Bu tarihin oluşturulmasında Resul ve Nebilerin hiçbir dahli ve etkisi yoktur.

Çünkü; bu tarihi bizzat Allah yazmaktadır.

Bu tarih içerisinde Resul ve Nebilerin rolü, sadece Allah tarafından kendilerine verilen görevleri yerine getirmektir.

3- Müslümanların Tarihi: Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e Resul ve Nebilerin vefat ettikleri andan itibaren başlayan tarihtir.

Bu tarih içerisinde hata ve eksiklikler vardır ve asla ‘İslam tarihi’ olarak adlandırılamaz…

Çünkü: İslam dini, bizzat Allah tarafından kemale erdirilmiş ve tamamlanmıştır, hata ve eksiklikten beri’dir.

İslam tarihi olarak adlandırılırsa, bu tarih içerisinde Müslümanların yaptıkları bütün hata ve eksiklikler, ‘İslam’ adı ile beraber anılmış ve İslam’a mal edilmiş olur ki; bu İslam dinine hakaret ve iftiradır…

Konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için, hata ve eksikliklerle dolu olan Müslümanların tarihinden birkaç örnek verelim:

A – Resulullah Hz. Muhammed’in (as) vefatından hemen sonra, Müslümanlar arasında ‘Emirül Müminin kim olacak’ tartışması başlıyor. Müslümanlar, Hz. Ebubekir ve Hz. Ali taraftarı şeklinde bölünüyorlar. Bu sebeple, Hz. Ebubekir ve Hz. Ali 6 ay birbirlerine küsüyorlar…

Yani; Resulullah’ın vefatından sadece birkaç saat geçmiş olmasına rağmen, Müslümanlar arasında ihtilaflar başlıyor…  

B – Müslümanlar içinde ayrılıklar başlıyor. Zekât vermek istemeyenler çıkıyor…

C – Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali şehit ediliyorlar…

D – Hz. Aişe ve Hz. Ali’nin şahsi kavgaları sebebi ile Cemel vakası diye bilinen savaş meydana geliyor ve binlerce Müslüman birbirini katlediyor…

E – Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile Muaviye’nin kavgaları başlıyor…

F – Emeviler tarafından saltanat ilan ediliyor…

G – Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin şehit ediliyorlar…

H – Abbasilerin saltanatı başlıyor…

I – 1600’lü yıllara kadar Müslüman toplumlar tarafından kurulmuş ve yöneticileri Müslüman olan yaklaşık 40 devlet çoğunlukla birbirleri ile savaşıyorlar, binlerce Müslüman birbirini katlediyor ve birbirlerinin devletlerini yıkıyorlar…

İ – Günümüzde kendine Müslüman diyenler hala her gün birbirlerini katlediyorlar…

Şimdi birinci soruya cevap verelim: Allah tarafından kemale erdirilmiş, tamamlanmış ve eksiksiz olan, hatta ‘İslam’ kelimesi dahi bizzat Allah tarafından seçilmişken…

Yukarıda sadece örnek olması için verdiğimiz olaylardan hangisi İslam kelimesi ile birlikte zikredilebilir? Elbette zikredilemez…

Zikredilmemelidir…

Zikretmemeliyiz…

Çünkü, yukarıda örnek verdiğimiz olayların sebepleri şunlardır:

– Siyasi hakimiyet kurmak…

– Kendi saltanatını sürdürmek…

– Liderlik yapmak ve yönetmek…

– Dünya nimetlerinden olabildiğince yararlanmak…

Şimdi ikinci soruya cevap verelim: Bu sebepler için verilmiş olan kavgalar, mücadeleler ve savaşlar sonunda, birbirlerini katleden ve katletmeye devam eden Müslümanların tarihine, nasıl olur da İslam tarihi denilebilir? Elbette denilemez…

Denilmemelidir…

Dememeliyiz…

Çünkü; Allah Kur’an’da Nisa Suresi 93. ayette şöyle buyurmaktadır; ‘Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası içinde ebedi olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır’.

Sadece bir müminin dahi, kasten öldürülmesinin ‘gazabına ve lanetine uğramak’ gibi cezaları olduğunu buyuran Allah…

Müslüman olduklarını iddia edenlerin birbirlerini katlettikleri böyle bir tarih, ‘İslam’ın Tarihi’ olamaz…

Bu tarih ile İslam kelimesi yan yana kullanılamaz…

Kullanılmamalıdır…

Kullanmamalıyız…

Bu tarihin adı sadece ve sadece ‘Müslümanların Tarihi’ olarak adlandırılabilir…

Günümüz Müslümanlarının çok ilginç ve bir o kadar da hatalı bir davranışı var.

Şöyle ki:

Sohbetlerinde veya vaazlarında anlattıkları herhangi bir sıfata sahip olan, herhangi bir Müslümanın hayat hikayesini veya başından geçmiş bir olayı, ‘İslam tarihinden bir örnek’ diye anlatmasıdır…

Hatta sözlerine şöyle başlarlar; ‘… bu konuda İslam tarihinden örnek vermemiz gerekirse…’ der ve herhangi bir Müslümanın hayat hikayesini veya başından geçmiş bir olayı anlatır.

İbret almak için Müslümanların hayat hikayeleri ve anıları anlatılır.

Ancak ‘İslam Tarihi’ diye anlatılamaz…

Anlatılmamalıdır…

Anlatmamalıyız…

İnsanlar tarafından kendilerine verilmiş hangi sıfata sahip olursa olsun (alim, şeyh, evliya, lider, molla vb.) herhangi bir insanın hayatı veya başından geçmiş bir olay nasıl İslam’ın tarihi veya İslam tarihinden bir bölüm olabilir ki? 

Niyetimiz; yukarıda örnek verdiğimiz vakıaların fail ve mef-ul’larının, hangilerinin haklı, hangilerinin haksız olduğu gibi yersiz ve kısır tartışmalarını dile getirmek, hatırlatmak, yaptıklarından dolayı sorgulamak ve bu konularda çıkmış olan fitneleri alevlendirmek değildir…

Fitne çıkarmaktan Allah’a sığınırız…

Bu konuda şu ayeti hatırlar ve hatırlarız; ‘…Allah, ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde kıyamet günü aralarında hüküm verecektir’.

Bu açıklamalardan sonra bizlere düşen şu olmalıdır:

Müslümanlar tarafından kendilerine hangi sıfat verilirse verilsin, hayatı Allah’ın kontrolünde olmayan hiçbir kişinin hayatını veya hayatından bir kesiti, ‘İslam Tarihi’ olarak isimlendirmememiz gerekmektedir.

Sadece Resuller ve Nebilerin hayatlarının Risalet ve Nübüvvet dönemleri Allah’ın kontrolünde olmuştur.

Resul ve Nebilerin hayatlarının Allah tarafından kontrol altına alınması, Risalet veya Nübüvvet görevlerinin verilmesi ile başlar ve vefatına kadar devam eder.   

Selametle.