erotik shop
Bugun...
Sur Notları -2 / Şehr-i Emin


Cihat Akyürekli Fikir Zemini
www.facebook.com/cihat.akyurekli
 
 
facebook-paylas
Tarih: 27-01-2016 04:27

Şehir, silahlı güçlere “dur” diyebilecek belediye başkanlarından mahrumdu.

Mahallelerde açılan hendeklere ilk önce büyükşehir belediyesi ve ilçe belediye başkanlarının ne pahasına olursa olsun karşı çıkması gerekirdi. Zira “Bu ilçeye devlet çok baskı yapıyor, insanlar her gün ölüyor, insanların ölmemesi için buralara hendek kazıldı” demek mümkün değildi, buna şehri bilmeyenler inandırılabilirdi ama şehirde yaşayanlar biliyordu ki böyle bir şey yoktu. Eğer böyle bir durum olmuş olsaydı dahi yine önce belediye başkanlarının çıkıp açıklama yapmaları sonra da onur ve izzet sahibi olanlar gidip bu hendeklerin başında durmaları icapederdi...

Sağır sultanda biliyordu, dünyadaki hiçbir devlet kendi sınırları içinde böylesine çatışmalı bir ortama izin vermezdi, veremezdi.

Mahalle aralarına hendekler kazılacak, elinde silahlı gençler bu hendeklerden istediğine ateş edecek, mahalleyi adeta rehin alacak, dilediği eve girecek, dilediği gibi bu evleri kullanacak kendisine mevzi oluşturarak buraları kurtarılmış bir hale getirecekti; pencereden ateş edilecek, evin iç duvarında açılan oyuklarla diğer tarafa geçilecek ve ev hedef haline getirilecek, bu, kabul edebilecek bir durum değildi.

Zaten çatışmaların olacağı bilinerek böylesine şehir eylemleri tertip ediliyordu. Suriyelileşmek dağda karakol basmakla, askerle çatışmakla olmuyordu, çatışma alanının daha genişlemesi gerekiyordu... Bu 40 yıllık şiddet ortamında görülmüş, denenmiş bir şeydi, yeni yeni heyecanlara ve halkı devlet ile savaşa sürükleyecek çatışmalara acilen ihtiyaç vardı. Bütün hazırlıkların tamamlandığı bombalı saldırılar sonrasında 15 yerde hendekler kazılarak halkın içine çekilmek istendiği bir çatışma ortamına girildi.

Yakılacak, yıkılacak olan mahalleler şehrin mahalleleriydi, insanlar şehrin insanlarıydı. Belediye başkanları hendeklerin kurulmaması için yoğun bir diplomatik faaliyet gösterebilirlerdi. Hiçbir çaba gösterilemiyorduysa oturdukları makamlardan istifa ederlerdi. Şehr-i emin olduklarını ispat ederlerdi. Genel başkanlarının da dâhil oldukları bu akıntıya karşı pekâlâ sivil, özgür bir iradeyle karşı durabilirlerdi. Duramadılar, elinde silahlı gençlere karşı sivil ve özgür iradelerini göstererek tarihi bir savunmayı yapamadılar. Şehrin huzurunun bozulmamasına dair, şehrin yakılıp yıkılmamasına, güvenliğine dair açıklama dahi yapamadılar.

Şehirde mahalle çatışmalarını istemeyen, toplumsal huzurun bozulmasına karşı olan gruplar var. PAK, KADEK, HUDA-PAR, CHP, MHP ve AK Partili ve hiçbir partiye ve görüşe bağlı olmayan insanlar var, Suriye’den zaten bir savaştan kaçan göç yollarında olan insanlar var, dini azınlıklar (gayri Müslimler), etnik azınlıklar (Türkler, Ermeniler, Süryaniler, Araplar) var, bu mahalle çatışmalarına itiraz eden sivil toplum kuruluşları var. Bütün şehir bu mahalle çatışmalarıyla Suriyelileşmek merakında olan gençleri desteklememekte. Farklı sesleri duymak ve hendek kazanlara bu durumu anlatmak şehr-i emin olan belediye başkanlarına düşmez miydi? Şehir çatışmasına ve insanların huzursuz edilmesine sadece valiler mi karşı çıkacaktı, belediye başkanlarının, belediye meclisinin, il genel meclisinin bu konuda hiçbir irade sahibi olmaması acı değil mi?

Yarın öbür gün bir başka örgüt çıkıpta bir başka mahallede aynı şekilde özyönetim talebiyle veya başka taleplerle silahlarını konuştursalar ve yakıp yıksalar bu belediye başkanlarının hiçbir söz söyleme hakkı doğal olarak olmayacak...



Bu yazı 1090 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI