erotik shop
Bugun...
Laiklik ve Yeni Anayasa


Hasan Şerefoğlu Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 01-05-2016 02:15

Laiklik din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılmasından ziyade, devletin dini, referans almasının önüne set çekmek için oluşturulmuş bir kavramdır. Laikliği, rönesans ve reformla başlayan hükümet kilise çatışmasının, hükümetlerin yönetimlerinin kilise ile paylaşmama garantisi olarak okumak gerekir. Avrupa, kilisenin skolâstik düşüncesinden ötürü, Laikliği kavramlaştırdı. Ancak Hıristiyan geleneklerinden ötürü çoğu Avrupa devleti laiklik ilkesini anayasalarına koymamıştır. Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı ülkenin resmi dinini Hıristiyanlık olarak belirtmiştir.

Laiklik, din ve vicdan özgürlüğünün teminatı değil, bilakis din ve vicdan özgürlüğüne pranga vurmaktır. Çünkü bu ilke kıta Avrupa’sında, kilisenin hegomanyasını daraltmak için kullanıldı. Devleti dini öğretiden uzak tutmak için bulunmuş bir yöntemdir. Laiklik ilkesi ile devlet dine müdahale edebilecek ancak din devlete müdahale edemeyecektir.

Ülkemize gelince Kemalistler, halkların kanları ile kurduğu cumhuriyeti dizayn ederken, Batının dayatmasıyla, ulusçu/Türkçü ve laik/anti islamist bir sistem benimsediler. Her iki ilkeyi de vatandaşına baskı unsuru olarak kullandılar. Laiklik ülkemizde 85 yıldır, dini içtimai hayatta silmek için baskı unsuru olarak kullanıldı. Meclis Başkanı’nın beyanatıyla laiklik yeniden gündemimize girdi. Beklenenin aksine Erdoğan ve Ak Parti Meclis Başkanın yanında değil, laikliğe sahip çıkmıştır. Bizatihi Cumhurbaşkanı, laiklikle bir problemlerinin olmadığını, laikliğin din ve vicdan hürriyeti olarak beyan etti. Tayyip Bey, yeni anayasada Laikliğin olacağını da deklere etti. Lakin Erdoğan bugüne kadar yapılan tüm anayasalara da ithaldir diyor. Ancak laikliği anayasada olmasını savunuyor. Burada bir paradoksun olduğu ortada. Çünkü laikliğinde batıdan ithal olduğunu bilinmesi gerekir. Laiklik istismara müsait bir ilkedir. Kimin bu ilkeyi nasıl tarif edeceği muamma.

Dün, Ahmet Necdet Sezer kamusal alanda dini bu gerekçeyle dışladı. Ak Parti Hükümetini bu ilke üzerinden blokaj etti. Her ne kadar Erdoğan Bugün bu ilkeyi din ve vicdan hürriyeti olarak görüyor olsa bile, yarın bir başkası, ben bu ilkeyi şu şekilde anlıyorum/tarif ediyorum deyip, tekrardan dini kamusal alanda bu ilke gerekçesiyle dışlayabilir. Unutulmamalıdır Ak Parti vesayet kurumlarını tümden kaldırmaktan imtina edip, kendine yakın bürokratları buralara atayarak meseleyi çözme yoluna gitmiştir. Fakat Rütük ve Anayasa Mahkemesinde olduğu gibi, bu kurulların bir gün kendi aleyhlerine dönebileceğini de yakın zamanda görmüştür. Vesayet kurumları el değiştirse bile vesayetçi yapılarından asla vazgeçmezler. Dolayısıyla bu kurumları ıslah yoluna gidilmemeli, gerekirse tümden ortadan kaldırılmalıdır.

Ak Parti Laiklik konusunda da yarın böyle bir handikapla karşılaşabilir. Ayrıca laiklik ilkesi ile ilgili laikçilerin tepkisi karşısında muhafazakâr etiketli politikacıların kem küm etmesi geri adım atması ahlaki değildir. Politikacılarımızın yapısal değişiklikler karşısında omurga sahibi olmaları gerekir. Aynı zamanda Kemalistler kadar cesaretli olmaları gerekir. İçinde laikliğe ve Türkçülüğe vurgu yapacak bir anayasaya toplumun evet demeyeceği düşüncesindeyim. Şayet Ak Parti toplumun nabzına göre şerbet verme gibi düşünce içindeyse, ya da milliyetçi ve seküler tabana şirin gözükmek/kazanmak gibi bir tercihin içerisine girerse dostlarını, orijinal tabanını kaybeder.



Bu yazı 1730 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI