erotik shop
Bugun...
Dürümlü katliamı: Taşnak'ın ruhu PKK'nın bedeninde yaşıyor


Nihat Karademir Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 20-05-2016 13:31

İdeolojileri, etnik kimlikleri ve dini inançları ne olursa olsun, yaklaşık iki yüz elli yıldır, bu topraklarda kan döküp fitne üreten tüm terörist örgütler hem ideolojik tercihlerinden hem de kullandıkları yöntemlerden dolayı komitacıdırlar. 

Ve hiç şüphesiz komitacılığın anavatanı Balkanlar'dır. Özellikle Ermeni komitacılığı ile başını İttihat ve Terakki'nin çektiği neredeyse tüm Jöntürk teşkilatları Balkan komitacılığından etkilenerek örgütlenmişlerdir.

Balkan komitacılığından etkilenen Ermeni komitacılığı da tarihsel süreç içerisinde kendisinden sonra kurulan tüm terörist örgütleri, ama özellikle de PKK'yı derinden etkilemiştir. Ermeni örgütleri ile PKK'nın ideolojileri, yöntemleri, İslam'a karşı olan tavırları ve Batı ile ilişkileri karşılaştırmalı olarak incelendiği zaman Ermeni komitacılığının PKK'nın ideolojik atası olduğu kolaylıkla fark edilecektir. PKK'nın ve siyasi uzantısı olan partinin, kendilerini desteklemeyen Kürtlere yönelik uygulamaları, Ermeni örgütlerinin mücadele tarihini bu derece sahiplenmeleri ve bir yandan Ermeni soykırımı iddialarının avukatlığını yaparken, diğer yandan hendekler ve şehir savaşları üzerinden bir sivil Kürt katliamı tasarlamaları, bu ideolojik akrabalıktan kaynaklanmış olmalıdır.

Ermeni komitacılığından PKK benzeri örgütlere sadece ideoloji değil, yöntem de miras kalmıştır. Cinayet, katliam, yağma ve kumpas gibi her türlü melaneti meşrulaştıran bu yöntemler arasından özellikle ikisi vahşi içeriklerinden dolayı daha dikkate değerdir. Bu yöntemlerden ilki, William Langer'ın anıtsal eseri, The Diplomacy of Imperialism'de “provokasyon teorisi” olarak isimlendirilmiştir. PKK'nın da kuruluşundan beri kullanmakta olduğu, ama özellikle son şehir çatışmalarında daha etkin olarak kullanmaya çalıştığı bu yöntemde, asıl amaç devleti ve/veya egemen çoğunluğu Kürt katliamı yapmaya zorlamaktır.

Komitacının lanetli ideolojisinin kolaylıkla benimsediği hatta yücelttiği bu yöntemi en iyi özetleyen ifadeler, 1890'lı yıllarda Robert Kolejinin kurucusu Hamlin ile görüşen bir Ermeni komitacıdan gelmiştir. Söz konusu komitacı temel stratejilerinin devleti ve Müslüman halkı, Ermeni katliamı yapmaya zorlamak olduğunu belirtmiş ve bunun kötü, ürpertici ve şeytani bir plan olduğu tepkisini alınca “bu size öyle görünüyor, ama biz Ermeniler özgür olmaya karar verdik” cevabını vermiştir. Hamlin, bu mülakattan sonra tüm misyonerleri ve Protestan Ermenileri, Rus orijinli olduğunu ve Rusya'nın altını ve becerisi ile yönetildiğini iddia ettiği bu hareketi lanetlemeye davet etmiştir.

Daha önce Bulgar ve Ermeni örgütleri tarafından kullanılan bu vahşi yöntem, bugün PKK tarafından da kullanılmaya devam edilmektedir. Çünkü terörist örgütlere göre, kutsal ödev(!) soydaşların veya herhangi bir insan topluluğunun hayatından daha önemlidir. Dünyada tek bir Ermeni veya Kürt kalmasa bile sosyalist Ermenistan'ı veya demokratik özerkliği kazanmak için buna, hatta bundan daha fazlasına da değer. Provokasyonun amacı dün de bugün de aynıdır; toplumları birbirine düşman etmek ve Batı'nın müdahalesini sağlamak.

Uğruna mücadele ettiklerini iddia ettikleri halklara katliamları ve soykırımları layık gören örgütlerin diğer yöntemleri de en az ilki kadar vahşi olacaktır. İşte burada sözünü edeceğimiz diğer ikinci yöntem de böylesine lanetli ve vahşi bir yöntemdir. Bu ikinci yöntem, amacın önünde engel olarak görülen soydaşların veya dindaşların suikastlarla, pusularla veya bombalı tuzaklarla ortadan kaldırılmasını içermektedir. Bu motivasyonla hareket eden Ermeni komitacıları, ulusal davayı yeterince desteklemedikleri, ajanlık veya muhbirlik yoluyla düşmana hizmet ettikleri veya pasif kaldıkları gerekçesiyle on binlerce soydaşlarını öldürmüşlerdir.

En son Dürümlü'de on beş ton patlayıcı ile 16 Kürt'ü öldüren, yirminin üzerinde Kürt'ün yaralanmasına sebep olan ve yaklaşık kırk çocuğu yetim bırakan PKK da kuruluşundan itibaren benzer sözde kurtarıcısı olduğu Kürtlere katliamlar yapmıştır. Bu yüzden bu toprakların tarihini ve komitacılığın mantığını bilen bizler için bu son katliam PKK'dan beklenmeyecek bir vahşet değildir. PKK'nın ideolojisi ve çalışma şekli açısından Dürümlü benzeri katliamlar, bir tutarsızlık, çelişki, istisna veya bir özür ile geçiştirilebilecek bir kaza değildir. Bu tür katliamlar, PKK açısından bir iş görme şekli veya sıradanlaştırılmış bir yöntemdir. PKK yaşadıkça, Kürtler hiçbir zaman öğrenemeyecekleri amaçlar ve hesaplar için ölmeye devam edeceklerdir.

* Bu yazı 20.05.2016 tarihli Zaman Gazetesinde yayınlanmıştır. 



Bu yazı 1844 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI