erotik shop
Bugun...
Politik kutuplaşma, toplumsal gerilim ve gelecek endişesi...


Veysel YENİGÜL Fikir Zemini
twitter.com/Veyselmir
 
 
facebook-paylas
Tarih: 22-07-2022 02:43
Türkiye, toplum olarak son yıllarda sosyal ve siyasal kutuplaşmanın etkisiyle travma içindedir. Buna özellikle dünyayı etkisi altın alan covid-19 sürecinin getirdiği psikolojik ve ağır ekonomik koşulları da eklediğimizde, toplumsal bunalım ve stres daha da derinleşmiş bulunmaktadır.
 
Böyle dönemler normalde yeni fikirlerin, yeni arayış ve umutların canlandığı, çözüm arayışları ve formüllerin ortaya konulduğu zamanlar olması gerekirken, bizde aksine daha da bayağılaşma, seviyesizleşme ve ciddiyetsizleşme yaşanıyor.
Yani yeni Türkiye'de pek de yeniye dair bir canlılık gözükmüyor. Ana akım medya herşeyi ideal veya normal gösteriyor. Türkiye'de öteden beri medya-iktidar ilişkilerinin 'normu' buydu, hiç değişmedi. 
 
Öte yandan kamuoyu araştırmaları, siyasette yeni partilerin, özellikle muhalefet cephesini hareketlendirmesine rağmen kararsız seçmen kitlesinin tercihini belirlemede yeterli etki oluşturmadığını gösteriyor.
Yaşanan sıkışmaya ve sorunlara rağmen bu seçmen kitlelerini gönül rahatlığıyla ve umutla geleceğe yönelik karar vermede yeterli etki oluşturamamak düşündürücü. Bunun üzerinde ayrıca durmalı..
 
Bu gerçeği kabul edelim: Ana hatlarıyla milliyetçilerimiz de, islamcılarımız da, laikçilerimiz de, solcularımız da, muhafazakarlarımız da, liberallerimiz de bu yaşananlar karsışında yetersiz, aciz veya eksikliklerle malul olduğu bir gerçek. Keşke farklı ve nitelikli kesimlerimiz olsaydı da diğerlerine domino etkisi yapıp yukarı doğru çekseydi. 
 
Maalesef fikren de ahlaken de iyi değiliz. Osmanlının son yüzyılından kötü durumdayız. Zira osmanlının sön yüzyılında aydınlar, değişen dünyaya geciken imparatorluğun geleceği için daha ciddi arayışlar, sorgulamalar ve tartışmalar içine girmişti. Bugünkü dünya da çok büyük değişimler, kırılmalarla dönüşümlere gebe; ancak bu, aydınlarımızın gündeminde pek yer almıyor. Çünkü özne başkası olmuştur, biz ise sonuçlara göre pozisyon almayı yeğleme alışkanlığın asahibiz.
Hassılı, bugün de dünyayla yarışacak, dünyayı her alanda etkileyecek seviyede, kalitede asla değiliz. İnsani gelişmişlik durumumuz ortada. Bu çok acı bir gerçek.
 
Muhafazakarlar "geçmişe" sığınır, Liberaller "şimdiyi", Sosyalistler "geleceği" vurgularlar. Geçmiş istesek de istemesek oradadır, fakat sadece geçmişle yaşanamaz; realite (şimdi) büyük balıkların küçük balıkları yutmasıdır; gelecek (ütopya) tamam, fakat modernitenin tarihi ütopyalar adına gerçekleştirilmiş büyük katliamların tarihidir.
 
Doğrusu şu: uğruna mücadele verilecek tek insani ütopya "ahlaki" ütopya olabilir. Ahlaki ütopyalarını iktidar kurumlarına/aygıtlarına dönüştürenler kendi ilkelerine, duruşlarına, pozisyonlarına ihanet edenlerdir.
 
Geçmişimizden ve şimdimizden kurtulma lüksümüz yok; tarihimiz ve şimdimiz kaderimizdir, fakat kedimize daha insanca yaşanabilir bir "gelecek" kurma hakkımız var. Geçmişi ve şimdiyi reddederek, yoksayarak değil, onlarla birlikte bir gelecek.
 
Aksi takdirde, depremlerde doğanın mülkünü geri alarak kendisini tahrip edenlerden intikam alması gibi, tarih ve şimdi de bizden intikam alacaktır.
Yani geleceğimiz de hüsran olacaktır.


Bu yazı 648 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI