erotik shop
Bugun...
Hamasete ve klasik ulus devlet refleksine dönüş...


Veysel YENİGÜL Fikir Zemini
twitter.com/Veyselmir
 
 
facebook-paylas
Tarih: 15-09-2017 16:26

Türkiye kamuoyu kadar hamasi duyguları yüksek bir kamuoyu dünyanın hiçbir yerinde yok. 
Bu durum, devleti idare edenlerin politik manevralar üretmesine de engel, siyasetin genişleyip çözüm pratiklerinin gelişmesine de engeldir. 

Türkiye yıllardan beri Musul ve Kerkük petrollerini satmak için büyük yatırımlar yaptı. 2003'ten beri IKBY ile bir sürü ekonomik, siyasi ve sosyal projelere, yatırımlara imza attı. 
İran buradan hiçbir şey elde edemiyordu. 
Irak merkezi hükümeti bile 25 Eylül'de yapılacak referanduma bu denli hararetle karşı olmadığı(son günlerdeki bazı yaptırımlar sembolik) aşikâr iken, Türkiye kamuoyu ve Ak parti, MHP'nin bölge gerçekleriyle ilgisi olmayan kuru hamaset politikasına rehin olmuş durumda. 

Oysaki İran, diplomasiyi sarmaşık gibi kullanan bir akla sahip… Meselâ, referanduma sözde karşı çıkarak esasında başka tür ilişkiler kurmayı da ihmal etmiyor. İşi çok ciddiye almış gözükerek, tepki verme işini Türk kamuoyuna havale etti. 

Amaç şu: Ankara ile Erbil ilişkisini zayıflattıktan sonra, Kerkük'ten boru hattı çekip petrolü kendisi üzerinden dünyaya satmak... 
Kaldı ki gidişat şu anda onu gösteriyor. 
Türkiye ise bu boş hamasi aklıyla sadece seyredecek. İkinci faturayı (MHP'lileştirilmek istenen Ak Parti'ye) buradaki Kürtlerin eliyle kesilmesini sağlamaya çalışacaklar. 
Tıpkı 7 Haziran gibi. 
16 Nisan'da bunun emarelerini çok net gördük. 
Bir taşla iki kuş...

***

Ortadoğu müslüman coğrafyasında, Osmanlı yıkıldıktan sonra çatışma, asabiyet, kin, kıskançlık, adaletsizlik, hukuksuzluk, zulüm aldı başını yürüdü... 

Yüzyıldan beri bu böyle... Dahası, bölünmüşlük, yapay sınırlar, kimlik sorunları, ötekileştirme, şiddet, terör ve darbeler... Bütün bunlar Sykes Picot ile başladı.

Bugün tüm bu musibet ve uğursuzluğa rağmen bazı muhafazakarlar ve 'İslam'cılar kalkıp Sykes Picot savunusu yapıyorlar. 
Bu açıkça zihinsel ve ahlaki çöküştür...

Değişmeyen alışkanlık: Ötekileştirme ve lanet psikolojisi

Ötekileştirme siyasetini bu devletin kodlarına İttihatçılar ve Kemalistler yerleştirdi. Bugünkü muhafazakârlar aynen devam ettiriyor. Laik, batıcı ve Türkçü karaktere sadece kültürel muhafazakârlık tonu eklendi.
Türkiye, Ortadoğu ile olan irtibatını yüzyıl önce kopardı. 2000'li yılların başında İslami muhalefetin toplumsal dinamizmi ve Kürtlerin yükselişi ile birlikte Ak Parti hareketi çevreden aldığı bu enerji ile sahne aldı. Ne var ki ulus devletin yerleşik kodları ve müesses nizamı Türkiye'nin istenilen yönde değişimini ve ortadoğu'ya model olma potansiyelini ipi dışa bağlı bazı yapılarında etkisiyle iç siyasi hesaplaşmalarla kırdı/engel oldu.
Bu da kronik sorunların olduğu gibi çözümsüz kalması sonucunu doğurdu.
Bulunduğumuz aşama maalesef budur.

Bu nedenle dün sistemin bazı kodlarına karşı muhalif olan muhafazakâr ve dindar çevreler, bugün medyalarında attıkları manşetlerle açıktan Sykes Picot sınırlarını savunabiliyorlar. Hani, düne kadar emperyalist bölüşüm idi o anlaşma? 

Kendinize ait bir paradigma koyup emperyalist planları bozun işte kardeşim. Bozun da çok sevdiğiniz 'kürt kardeşleriniz' de İsrail ve Batıya alet olmasın! değil mi...?  

Bu kadar tarihten ve hakikatten kopukluk hangi şuurun eseri?
Oysa başından beri Irak diye bir ulus yoktu, Suriye diye bir ulus yoktu... 
Ortadoğu'da hiç ulus devlet yok. Hepsi planlı ve şeytani İngiliz (Anglo-sakson) aklının diktiği yaban elbiseleri gibiydi. Çatır çatır döküldüler. Daha çok dökülme olacak. 
Kadim medeniyet aklımıza dönelim. Kendimize uzun vadede uyan elbiseler dikelim diyoruz. 
Olmayan bir ulusun hangi bütünlüğünü savunalım?
Hiç mi tarih bilmiyoruz? 
Bu bilgisizlik ve hamasetle sadece komik hale düşüyoruz. 

Ne yapmalı?

Emperyalist güçlerin politikasını hemen boşa çıkarmak mümkün görünmüyor, zira ne Rusya’yı, ne de ABD'yi bölgeden uzakta tutacak gücümüz yok ama biz değişen dinamiklerle etki tepki içinde savrulmasak, yakın bir gelecekte bu şer sandığımız negatif süreçler rahmete dönüşebilir. Müslümanlara düşen doğru yerde durmak ve tüm insanlar için adaleti, güzelliği ve iyiliği savunmak olmalı...
Bugün bunca bölge devleti var; çoğu demokrasiye geçmemiş. Kabile beyliği, baskıcı monarşi  veya otokratik devlet düzeyinde.. 
Hukuksuzluk ve adaletsizlik diz boyu...
Bütün kabahati batıya atıp duruyoruz. 
Oysa öyle değil. 
Batı çok kurnaz bir sistem koydu ortaya…
Müslümanlar ırk ve ulus lokmasını yuttu. 
o yüzden bugün Sykes Picot sınırlarını savunuyorlar hiç arlanmadan... 
Adalet ve ahlak sahibi azıcık şuurlu bir Müslüman bu çelişkiyi rahatlıkla görür.
Dürüst olmaktan başka şansımız yok..
Bütün farklılıkları içine alan devlet modelleri gerekiyor Ortadoğu’da. Asla tek bir ırkın hâkim olduğu ve söz sahibi olduğu, diğer etnik kimliklerin ve azınlık inançların görmezden gelindiği üniter ulus devletleri çözüm olamıyor. Çünkü sosyolojik ve kültürel bünye farklı...
Bunu kim kurarsa kursun yanlıştır. 
Kürtler tek tip ulus devlet kurarsa, yarın en başta biz eleştirir ve karşı çıkarız.. 
Bu ölçü herkes için geçerli olmalı...

Türkiye kamuoyundaki milliyetçi algıların gerçek dışılığı…

1- Misakı Milli diye uluslararası meşruiyeti olan bir belge yoktur. 
2- Çünkü Osmanlı yıkıldı. Yıkanlar, onun hukuki ve siyasi statüsü adına ne varsa hepsini kaldırdı. 
3- Ankara anlaşmasını hür iradeleriyle yapıp Musul'u İngilizlere sattılar. 
4- Birileri bunu yaparken, Şeyh Mahmud Berzenci çok önceden İngilizlerin teklifini reddetmişti. Peşinden ağır bir bedel geldi.

Yüzyılın başında Ankara anlaşması yapıldı. Bağdat paktı kuruldu, Sadabat paktı kuruldu, bugün hepsi tarih oldu. 
Yeni bir yüzyıl başlamıştır. 
Önceki yüzyılın kelimeleri ve klasik ulus diliyle kalkıp meseleleri anlatmaya çalışıyoruz. Kendimizi kandırıyoruz sadece.

Referandumun gerçekleşmesi durumunda neler olacak?  
ABD'lilerin, Mesut Barzani’yi kon-federalizm'e ikna ettikleri söyleniyor. 
Eğer doğruysa bu şu anlama gelecek: 
Yani, herkesin anlaşmalı karşı çıkması, yoğun baskısı başka stratejiye davetiye çıkardı.
Ak Parti iktidarı ve Türkiye'nin ise stratejisiz ve şuursuz bir şekilde karşı çıkışı, Barzani'yi ABD ve YPG ile uzlaşıya mahkûm etmiştir.. 
Eğer böyle olursa Barzani emekli olacak. 
Bu projeden Türkiye'ye yine bir şey çıkmayacak. ABD ve İran'ın istediği olacak... 
Bu aralar bazı beyinsizlerin attıkları gayrı ahlaki ve yalan manşetlerden utanacakları günler de gelecektir. 
Çok ararlar o gün Barzani'yi...

Bir diğer husus ise;

Benim şahsi kanaatim, Türkiye'nin IKBY ile ipleri koparmayacağı yönünde...

Zaten referandum, bağımsızlık ilanı demek değildir. Anladığım kadarıyla bazı pürüzlerin çözülmesi ve federalizmin tam oturtulması, uluslararası standarta bir meşruiyete ulaşması hedefleniyor. Irak'ta fiili olarak sistem işlemiyor, DAEŞ nedeniyle tamamen problemli bir hal almış durumda.. 
Bu adımla biriken sorunların müzakere edilerek çözülmesi ve ilişkilerin daha sağlıklı tahkim edilmesi amaçlanıyor da olabilir. 
IKBY'yi Batı bloku ile İran'ın inisiyatifine terketmek Türkiye'ye kazandırmaz. 
Umarım aklı selim hakim olur.



Bu yazı 2717 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI