IŞİD/DAEŞ...

Başını İngilizlerin çektiği batının sömürgeci politikalarının mağduru olan Müslümanların son yüzyılda uğradığı haksızlık ve zulümlerden beslenen,İslamcı patenti ve uyguladığı şiddet türüyle İslam'ın gerçek mesajını gölgeleyen, insanların İslam'dan soğumasına hizmet eden, işsiz kalan eski Baasçılar ve Arap milliyetçilerini de bünyesine katarak güçlenen çok uluslu - global şirketlerin ve Anglosakson stratejik üst aklın hizmetindeki büyük taşeron terör organizasyonudur.

PKK...

PKK, global güçlerin stratejisine göre yapılandırılmış, bünyesine Kürtlerin dramını katarak büyümüş, sonra da Kürt meselesinin meşru çözüm yolunun sabote edilmesinden yana ve çözümsüzlük bataklığında tutulmasını isteyen Haçlı-gladio stratejik üst aklına hizmetle donatılmış taşeron bir örgüttür. PKK, Kürt görünümlü, /Kürdün meşru ve masum taleplerinin gölgesine koşup onun mağduriyetinden beslenen/ modern zamanların haçlı gücüdür. Kaleyi içeriden yıkmakla görevli bir truva atıdır.
Başka nedir peki?
Kendi halklarının değerlerine düşman, ama batıya ve batılı efendilere gönüllü uşaklıktan keyif alan Türklerdeki Kemalizm ile Araplardaki Baasizm'in Kürtçesidir.

Peki, DAEŞ ile PKK zıt ideolojilere sahip olduğu halde nasıl aynı hedefe hizmet edebiliyorlar?
İzah edeyim: 

Tarlaya fitne ekmek için zamanında bütün köşe taşlarını kontrol altına alan İngiliz Anglosakson patentli menfaatçi-pragmatist akıl, aradan geçen süre içinde o tarlayı öyle bir biçimlendirdi ki içinde her türden zehirli ot ve çiçek bulunabilir. ''Denize düşen yılana sarılır'' misali mağdur ve mazlum olanlar kendilerini kurtarmak vaadiyle ortaya çıkan aynı merkezden kontrol edilen bu yapılara gözü kapalı koştu. İş öyle bir hale geldi ki artık atsa atılmıyor, tutsa tutulmuyor misali ellerinde kaldı.

Hâsılı, biri İslamcılık patentiyle Kürtleri öldürmeye başlıyordu, diğeri ise onun açtığı yoldan Kürdü İslam'dan ve Müslümanlardan soğutma işine odaklanıyordu. 
Çünkü son yüzyılda uğradıkları bütün baskı ve zulümlere rağmen Kürtler, kendilerine zulmeden Müslümanlar ve İslam değil, aksine batının bu topraklarda doktrine ettiği ideolojik seküler rejimler olduğunu düşünüyordu.

Eskiden Kürtlerin algı dünyası bu yöndeydi. Bugün o algı dünyasını tersine çevirmek için her şeyi hazırladılar ve yaptılar. Eski algı Kürtlerin İslam'dan kopmasına engeldi ve Müslümanlar arasında yeniden yeşermesi umut edilen vahdet ve kardeşlik fikrini her daim canlı tutmaktaydı.

İşte bugün bu umudun ve çarenin altına dinamitleri PKK ve DAEŞ eliyle, onları yeniden donatarak sahaya sürerek yerleştirdiler.

Sonuç...

Dün Daeş'in Kobani'ye saldırısı nasıl ki kirli bir oyun idiyse, bugün YPG'nin Rakka operasyonunda kullanılması da aynı derecede kirli bir oyundur.

NE YAPMALI?

Türkiye, ortadoğudaki gelişmelere karşı reel politik açıdan bazı argümanlar üretirken, bazı gelişmelerin kendisine tehdit oluşturduğunu düşünüyor ve bu gelişmelerde kontrolü tamamen kaybetmekten kaynaklı kaygılar taşıyor. Buraya kadar anlaşılmayacak bir şey yok. Ama, söz konusu coğrafyanın büyük kısmı hızla yeni bir şekillenme safhası içinde bulunduğu şu süreçte Türkiye'nin, Kürtlerin reel psikolojik durumunu doğru okuyup anladığını iddia etmek güç. 
Hasılı, reel politika kadar reel psikolojiyi de doğru okumak ve anlamak gerekiyor. Belki de ikisini göz önünde tutarak yeniden başlamak gerekiyor bazı şeylere...