erotik shop
Bugun...
Din ve inanç özgürlüğü karşıtı bir fenomen olarak Can Ataklı


Yusuf Yavuzyılmaz Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 25-03-2020 14:16

            “İsmet Özel bir yazısında, büyüklerinin kendisine verdiği bir öğütten bahisle “Sakın ola bir domuzla güreşmeğe kalkışma” demek istediklerini aktarır, şöyle devam eder: “Sanki bana ‘Domuz kısmıyla çamurlara gark olmadan güreşemezsin. Kirlenmeden domuzu mağlup edemezsin. Bil ki, sana mağlup olmak domuzu kederlendirmeyecektir. Bilakis, senin kirlenmiş olman onun hoşuna gidecek ve güreşirken kendisinin biraz daha kirlenmesi domuzun memnuniyetini kat be kat artıracaktır’ demişlerdi.”

(Ali Aydın / Özgür Eğitim-Sen Genel Sekreteri/ 24.3.2020)

 

Can Ataklı’nın tavrı, din karşıtı modernleşmenin tipik ifade biçimidir. Oysa, aynı programda başörtüsüz öğretmenler de vardı. Bu çeşitlilik ve çoğulculuğu göremeyen anlayış tek tipçidir, ulusalcıdır, elitisttir ve kendi toplumunun değerleriyle mücadele eden oryantalizmden beslenir. Bu tavır, aşağılık ve bölücü bir zihnin tipik örneğidir.

Aşağıdaki ifadeler, başörtülü bir öğretmene ait: “Başörtülü kadının kültür seviyesi düşüktür. Bizim Türk filmlerinde olduğu gibi hizmetçilerin başına layıktır. O yüzden "sen örtülü olma, sen bizden ol, çünkü senin layığın biziz, onlar 2. sınıf " derler."

xxx
"Yine bant başa sardı. Başı açık öğretmen, başı kapalı öğretmen... Şunu söyleyeyim. Başı kapalı öğretmen çocuklara kötü örnektir. Çünkü başı kapalıdır. Başı açık öğretmen ise daha başarılıdır ve iyi örnektir. Çünkü başı açıktır. Bu konuyu örnekleyelim. Mesela benim başım kapalı ya başarısız bir öğretmenim."

 

Bu ilkel anlayışın bir bayan öğretmenin ruhunda yaratabileceği travmayı anlayabiliyor musunuz? Üstelik bunu çağdaşlık ve Atatürkçülük adına yapıyorsunuz. Bir başörtülü Müslüman kadın, bu yasağın arkasına konulan zihniyet dünyasına niçin sahip çıksın. Can Ataklı'nın sözcülüğünü yaptığı bu çarpık anlayış ne yazık ki Kemalist çevrede yaygındır. Dinden ve dini olan her şeyden nefret etme anlayışının kökenleri, Cumhuriyet modernleşmesinin ilk dönemlerinde etkin olan din politikalarından kaynaklanıyor. Dini, gerginliğin tek faktördü olarak ötekileştiren Cumhuriyet modernleşmesi, dinden nefret eden bir anlayış doğurmuştur.

Cumhuriyet modernleşmesi, başı kapalı kadın için evde oturan veya hizmetçi formunu meşru kabul etmiştir. Çağdaş kadın imgesi ise mutlaka başı açıktır. Bu anlayış özellikle Kemalist kesimde başörtülü ile çağdaş olmamayı bir araya getirip eleştirmiştir. Yani sorun Can Ataklı özeline ait bir sorun değil, belli bir dönem devlet politikasının ürettiği bir sorundur. Can Ataklı'nın nefret söylemi, 28 Şubat sürecinde Bülent Ecevit’in, başörtülü bir milletvekiline "burası devlete meydan okunacak yer değildir'" diye yüzü kapkara bir öfkeyle dolu bağırdığı söylemden daha az nefret barındırıyor. Ecevit, başörtüsünü devlete meydan okumak olarak görecek kadar gözü dönmüş bir zihniyeti temsil ediyordu.
            Şimdi soralım ve yüzleşelim: Başörtüsü laikliğe, çağdaşlığa ve Atatürk ilkelerine aykırı değerlendirilen bir kadın nasıl Atatürk’e, laikliğe ve çağdaşlığa sempati ile baksın.

Sorun din-devlet iliksileri üzerinden çarpık bir ilişki doğurmuş devlet politikasının ürettiği bir nesille ilgilidir. Can Ataklı, bu sorunlu neslin sözcülüğünü yapan bir zavallıdır sadece. Asıl sorun bu tipi üreten tarih anlayışı ve yanlış çağdaşlık politikasıdır. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı bu politik zemin ve felsefesiyle hesaplaşmasını duyarsızlığıdır.

 Can Ataklı gibi düşünen Kemalist kesim, dindarlar üzerinde nasıl bir travma yaratıyor ve bölücülüğe yol açtığını bu yaklaşım açıkça göstermektedir. Ayrıca aşağıda,  bayan bir din görevlisine ait satırlar bunun bireysel değil, siyasal bir sorun, belli bir dönem hâkim devlet politikası ( 1923- 2002) olduğuna işaret ediyor. Forma ve giyim yönetmenliğinde yapılan değişikliğe gösterilen dirence bir de bu yönden bakmakta fayda var.

“Can Ataklının çıkışını seyredince aklıma çocukların ilkokuldaki ders kitabında rastladığım resim geldi çocuklar ilköğretim ikinci veya 3. Sınıftalar O dönemlerde Her ders yılı okuldan aldıkları kitapları inceledim hangi kitap olduğunu Şu anda hatırlamıyorum ama sayfaları kontrol ederken bir resim dikkatimi çekti öğrencilerimize iki aile gösteriliyor 1 tanesinde Sakallı bir baba ve tesettürlü bir anne diğerinde kendilerine göre modern giyimli bir baba açık giyimli bir anne ve bu resmin günümüze uygun olduğunu ifade eden cümleler bu resmi görünce hemen yayınevini aradım siz bu resimleri koyup karşılaştırma yaparken Neyi Amaç edindiniz çocuklarımıza hangi bilgiyi vermek istediğiniz diye sordum ve dedim ki ben tesettürlü bir anneyim Benim eşim de Sakallı bir baba şimdi bu resmi gören ve açıklamayı okuyan Çocuğum ne hissedecek Bu kitapları incelemediniz mi? Bizim etrafımızda arkadaşlarımızda akrabalarımızdan Her çeşit giyinen farklı fikirlerde olan insanlar mevcut ve biz onları onlar bizi seviyorlar saygı ve anlayış çerçevesinde yaşıyoruz ben de çocuklarımı bu anlayışla yetiştiriyorum dedim okula öğretmenimize bu konuyu ilettim çocuğumun kitabından o sayfaları yırtıp kaldırdım”

            Birlik olma zamanıdır evet. Ama bu günlerde bile bölücülük yapan ve toplumun bir kesimini ötekileştiren Can Ataklı ve zihniyetiyle değil. O zihniyetle birlik kendimizi, inancımızı, tarihimizi inkar etmektir. İnsanlık onuru bu zihniyetle savaşmayı gerektirir.

            İslam, ne yazık ki, dini istismar edenler ile dine bilinçsizce ve düşmanca saldıranların arasında kaldı. Yobaz dindar ve yobaz Kemalist arasındaki ince yoldan yürümeye devam etmek ve bu yolu olabildiğince genişletmek gerekir.



Bu yazı 1184 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI