erotik shop
Bugun...
MHP'de Yenilenme mi, Hesaplaşma mı?


Yusuf Yavuzyılmaz Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 01-05-2016 23:53

MHP’deki yarış su soruya cevap verecek; MHP, Erdoğan karşıtlığı ve Cemaat sempatisi arasında nasıl bir tercih yapacak?  MHP lideri, cemaat ve diğer partiler tarafından Erdoğan’ın stepnesi olmakla suçlanıyordu uzun zamandır. Cemaatin bu konudaki analizlerini izleyin. Öyle görülüyor ki,Cemaatin düşündüğü ya da planladığı doğrultuda hareket etmedi MHP. Bu yüzden Cemaat çevreleri özellikle 7 Haziran seçimleri sonrası Devlet Bahçeli’yi eleştiriyorlardı. Kuşkusuz Cemaat için yaşamsal olan Erdoğan’ı bir şekilde etkisizleştirmek siyasetidir. Bunu gerçekleştirmek Cemaatin en büyük ideali olduğu için, bu konuda her tür yolu denemeye çalışıyorlar. Cemaat şunu biliyor ki, Erdoğan etkin olduğu sürece kendilerinin faaliyet alanı iyice daralacak. Bu yüzden bütün siyasal hareketleri Erdoğan karşıtı bir çizgiye çekmeye çalışıyorlar.

MHP’nin 7 Haziran 2015 Genel seçimlerinden sonra iki seçeneği vardı. 

1-Ak Parti ile koalisyon

2-CHP ve HDP ile koalisyon.

Bu seçeneklerden birincisi Ak Partiden MHP ye bir oy kayısı yaratabilirdi. İkinci seçenek ise MHP için intihardı. Özellikle 2002 yılında Bahçeli’nin bitirdiği koalisyon deneyimi MHP’ye büyük darbe vurmuştu. Bu yüzden ikinci kez MHP’nin CHP ve HDP ile koalisyon kurması mümkün değildi. Ak Parti oy kaygısı nedeniyle MHP ile koalisyona sıcak bakmadı. Aslında daha doğrusu Ak Parti içindeki bazı isimler sıcak bakmasına karşın Erdoğan bu birlikteliğe hayır dedi. Erdoğan’ın birincil amacı, tek başına bir iktidar çıkmadığında ortaya çıkacak kaosu seçmene gösterip tek parti iktidarı çıkarmaktı ki, Erdoğan’ın bu hesabı harfiyen tuttu.

7 Haziran 2015 seçimleri sonrasında Bahçeli koalisyon tekliflerinden ikisini de tercih etmedi. Bu tutumun MHP’de bir oy kaybı yaratacağı açıktı. Bahçeli, CHP ve HDP ile koalisyon kurmaktansa bu riski göze aldı. Doğası gereği ikinci tercihleri Ak Partiye yakın olan ve özellikle Orta Anadolu ve Karadenizli miliyetçi-muhafazakar seçmen, gelen iktidar imkanını reddetmeyi onaylamadı ve siyasal tercihini tek başına iktidar olma şansı en yüksek olan Ak Partiye kaydırdı.

Kuşkusuz hem koalisyon imkanını reddetmesi, hem de bu terçihle bağlantılı oy kaybı Bahçeli’yi tartışma konusu haline getirdi. Ancak yine de MHP’de yaşanan tartışmanın   ideolojik bir tartışma olmadığı açık. Bahçeli’yi bir lider olarak onaylamak oldukça güç. Bahçeli, 7 Haziran sonrası Ak Parti karşıtı bir koalisyon arayışının önünü kapatmanın bedelini ödemek  ile karşı karşıya. Tartışmanın özü Bahçeli liderliğindeki MHP’nin Cemaatin istediği yönde siyaset üretmemesidir.

 MHP’de olanların Cemaat ile ilgisine gelince, bu konuda cemaat kaynaklarını okumak yeterlidir. MHP deki olay bir ideolojik tartışma değil, hesaplaşmanın kökeni başka çıkarlara dayanıyor.

Mevcut haliyle MHP’nin başına kim geçerse geçsin köklü bir dönüşüm beklenemez. Sadece geçmişte damarlarında akan kana kutsiyet atfeden romantiklerin dışında fazla bir beklentisi olan yok.

Meral Akşener, içeriksiz sloganlardan başka ne diyor. İçeriksiz slogan yarısında devlet Bahçeli’yi geçemez. Meral Akşener’i destekleyenlerin asıl beklentisi MHP’deki büyük değişim değil, Akşener’in Ak Partiye kayan oyları geri almasıdır.

MHP’nin Devlet Bahçeli veya Meral Akşener’i,Sinan Oğan’ı, Ümit Özdağ’ı ile yeni Anayasa isteği var olup olmadığı, MHP’nin kültürel milliyetçiliğe kayıp kaymayacağı, sivil bir siyasetin öznesi olup olmayacağı önemli sorulardır. Ayrıca hala muhafazakar-dindar duyguları güçlü olan Orta Anadolu seçmeni ile ulusalcı –Kemalizm’e yatkın kıyı milliyetçiliğinin nasıl harmanlanacağı konusu da önemlidir. 7 Haziran seçimlerinin ortaya çıkardığı sosyolojik bir gerçek de, Erzurum –Balıkesir hattı ve Karadeniz milliyetçi seçmeninin büyük ölçüde Ak Partiye kaydığı, Akdeniz ve Ege kıyı seçmeninin ise büyük ölçüde partisine sadık kaldığıdır. Bu bölünme derinleşirse MHP’de bölünme yaşanma olasılığı güçlü bir seçenek olarak ortadadır.

MHP’nin önemli sorunlarından biri de askeri darbeler karşısındaki belirsiz duruşudur. MHP değişmek istiyorsa 27Mayıs la ve özellikle 28 Şubat sonrası Askeri bürokrasi tarafından tercih edilmesiyle hesaplaşmalıdır . Kuşkusuz burada muhafazakar kesine en sempatik gelen isim Meral Akşener’dir. Ancak Akşener’in Sinan Oğan ve Ümit Özdağ gibi ulusalcı-Kemalizm’e yatkın isimlerle bir arada hareket etmesi önemli bir handikaptır.

MHP’nin İslami birikim ve kimliği hazmetmesi kolay değil. Bu konuda Muhsin Yazıcıoğlu’nun anılarını okumak söz konusu konudaki anlayış farkının son derece derin olduğunu göstermektedir. Türkeş ile anlaşamadıkları konuların başında gelen din hakkında yaşanan tartışmalara bakmak,Türkeş ile Yazıcıoğlu arasındaki  derin ideolojik farkı yakalamak için yeterlidir.

MHP’nin milliyetçi ideolojisi bu topraklara yabancı. Asıl sorun MHP’nin savunduğu ideolojik söylemin sosyolojik zeminde iktidar olmaya yetecek bir desteğinin olmamasıdır. orada.

MHP de dönüşüm olduğuna dair aşırı iyimser görüş var. Şu an izlediğim kadarıyla zihniyet değişimine dair bir tartışma yok. Kaldı ki, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ'ın zihniyet dünyası Bahçeli’den bile daha ilkel ve bu toprakların geleneğine çok daha yabancı.MHP keşke bir dönüşüm yaşasa ve muhafazakar dindar kitle ile bütünleşen bir retoriğe sahip olsa. 

MHP’nin bir diğer önemli sorunu da bu topraklarda Türklerin dışında en büyük etnik grup olan Kürtler’in büyük çoğunluğu tarafından ırkçı bir parti olarak görülmesidir. Seçimlerde Kürt seçmenden aldığı oy son derece düşüktür.

MHP gibi ideoloji partilerinin en büyük sorunu, var olan sorunları idealize ettikleri belirsiz bir geleceğe ertelemeleridir. İslamcılık da,sosyalizm de aynı paraleldedir. İslam hakim olduğunda sorunların biteceği tezi bana hiç inandırıcı gelmiyor. İslam bir düzen olarak gerçekleşse bile bugünden daha fazla sorunlar ortaya çıkabilir. İslam bize sorunsuz bir dünya hayatı asla vaat etmiyor. Sorunsuz bir cennet vaat ediyor. Bu dünyada İslam ideallerinin gerçekleştirme mücadelesi içinde olmayı vaat ediyor. Oysa ideolojik partiler bize bir dünya cenneti vaat ediyor.

Radikal hareketlerle kitle partileri arasındaki fark şurada: Kitle partileri bir ideal ile realiteyi bir arada sürdürmek zorundadırlar. Radikal hareketlerin ise idealden başka dertleri yoktur. Realiteyi reddedip geçerler. Şu an açlık çekmekte olan bir aileye radikal örgütler şöyle der: Senin sorununun kaynağı kapitalizmdir,o yıkıldığında herkes açlıktan kurtulacak. Kitle partileri ise şu an ona destek sağlar. Ne ki, sloganlar insanların karınlarını doyurmaz. 
Ne ideali ıskalamak ne de realiteyi görmezden gelmeyi gerektirir bu. Makarna ve kömür yardımını önemsemek gerekir. Kömüre ihtiyacı olan birine slogan atmak onu ısıtmaz. Hele hele kömüre oy veriyorlar söylemi için vicdansız olmak bile yetmez. Konu hakkında epeyce bilgisiz olmak gerekir.

MHP bu toprakların geleneği ile dini inançları arasında anlamlı bir bağlantı kurmak zorundadır. Burada MHP’yi en çok zorlayan etken AK Partinin bu bağı MHP’den çok daha anlamlı ve kabul edilebilir kurduğudur. Bu yüzden MHP’nin işi hiç kolay değildir. MHP’nin sorunu sadece lider sorunu değildir. MHP’nin çok daha derinlere ulaşan köklü sorunları vardır. Ne Devlet Bahçeli, ne de Meral Akşener bu sorunları aşacak donanıma sahip değildir. Aslında bu Milliyetçi düşüncenin kısırlığı ve entelektüel donanımsızlığı ile de bağlantılıdır. Bu düşüncenin ortaya çıkardığı son büyük beyinlerden olan Erol Güngör ile kıyaslanamayacak kadar geridedir bugün MHP siyasal aklı.

Milliyetçilik konusundaki bir diğer sorun da bu ideolojilerin ulus devletlerin kuruluşunda ve sonrasında oynadığı rolle ilgilidir. Bilindiği gibi 19 ve özellikle 20. Yüzyıl ulus çağlarıdır. Ulus devletin kurucu ideolojisi milliyetçiliktir. Osmanlı imparatorluğunun parçalanmasının ardından kurulan ulus devletlerin tamamı milliyetçilik üzerine kuruludur. Bu devletlerin belirleyici ideolojisi Arap,Türk ve Pers milliyetçiliğidir. Ancak devlet kurulduktan sonraki tarihsel süreç Batı ve İslam dünyasında farklı yaşanmıştır. Batı dünyası modern ulus devletlerin kurucu ideolojisi olan milliyetçiliği belirli süre yaşadıktan sonra demokrasi,insan hakları ve hukuk sayesinde aşmış ve bazı aksi örnekler olsa da milliyetçiliğin olumsuz ikliminden kurtulmuştur. İslam dünyasında devlet kurulduktan sonra milliyetçilik bütün hızıyla devam etmiş ve diğer etnik gruplar üzerinde asimilasyoncu bir baskıya neden olmuştur. Milliyetçiliği dengeleyecek olan insan hakları,demokrasi ve hukuktur.

MHP milliyetçiliği henüz demokrasi,insan hakları ve hukuk bilinci bakımından Türkiye’deki en yetersiz siyasal ideolojidir. Bu ideolojinin içerisine yerleşmiş bulunan öç kültürü toplumda sanıldığından çok yaygındır. Milliyetçiliğin asıl sorunu da budur. 



Bu yazı 1380 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI