erotik shop
Bugun...
OZAN ARİF ÖZELİNDE MİLLİYETÇİ SANAT VE EDEBİYATIN İMKANI


Yusuf Yavuzyılmaz Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 15-06-2019 22:47

Aslında Ozan Arif üzerinden yürüyen tartışma bir yönüyle milliyetçiliğin krizi ile ilgilidir. Ne yazık ki, milliyetçilik nitelikli bir sanat ve edebiyat kültürü oluşturamamıştır. "İddialı başlıklarla ve müstear isimlerle yazılmış içi boş ideolojik kitapçıklar, sokak kavgasının ve sokak savunmalarının oluşturduğu bir hayat tarzı ve günlük konuşma dili, yüz, bilemediniz yüz elli kelimelik bir jargon tuzak ve ölüm tehlikesinin oluşturduğu şüpheci karakterler, teşkilatın varlık sebeplerinden bir arada tutunma duygusunun oluşturduğu romantik ve belki en büyük kazanım olan büyük dostluklar." (Adnan İslamoğulları, Bizimkisi Bir Ocak Hikayesi, s: 36, Ötüken yayınları)

Özellikle 1970 ve 80 arası yükselen sol eylemciliğe karşı sahaya sürülen milliyetçi gençlerin entelektüel yönden sol ile mücadele etmesi bir hayli zordu. Bundan dolayı edebiyat, sanat alanında verilen ürünlerin edebiyat değeri yok denecek kadar azdı. "Onlar için fikir demek, soğuk savaş döneminin ideolojik sloganlarından ve faşist Avrupa'nın paradigma artıklarından oluşmuş manifestolar demekti. Onlar için edebiyat demek, Rus zulmü altında ezilen Türklerin dramalarını anlatan kötü, muhtevasız ucuz romanlar, kötü şiirler demekti, bazı güzel şiirleri de katlederek okumak demekti. Onlar için sanat demek, bağlama çalmak, türkü söylemek ve diriliş/şahlanış gecelerinde motivasyon kazanmaktı."(Adnan İslamoğulları, Bizimkisi Bir Ocak Hikayesi, s: 36,)

Peki, sağ ve sol arasındaki sıcak çatışma bittiğinde ortaya çıkan çatışmasızlık ortamında milliyetçiler verimli eserler verebildiler mi? Kuşku yok ki, bu soruya olumlu cevap verebilmenin imkanı yoktur. "Ülkücü hareketin hala ve hala bir sanat fikri yok. Bir tek ama bir tek sanatçısı yok. Gecelerinde şarkı/türkü çığıran bir kaç solisti sanatçı zanneden bir aymazlığın sahibi, çünkü sanata dair en ufak bir derdi yok"(Adnan İslamoğulları, Bizimkisi Bir Ocak Hikayesi, s:100)

Son 10 yıldır, dünya ve Türkiye gerçeklerini okumakta başarısız olan toplumsal kesimlerin başında İslamcı-milliyetçi- sosyalist Kürt aydınları geliyor. Bağlı bulundukları ideolojilerin esneklikten yoksun oluşu ideolojik tutumlarını öne çıkarıyor. Kendilerine dönük düşünmek ve eleştiri yapmaktan özellikle kaçınıyorlar.

Evet, milliyetçiliği özellikle Tek Parti döneminde kafatası ölçmeye kalkacak kadar faşizme yaklaşan milliyetçiliği benimsemiyorum. Yurtseverlik bana daha çekici geliyor. Üstelik milliyetçiliğin faşizme evrilme potansiyelinin ihmal edilemeyecek kadar çok olduğunu düşünüyorum. Halkı asla küçümsemiyorum. Mesela halkın yarısını, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan, kömüre ve makarnaya oyunu satan olarak görmüyorum. Görenlere de yakın durmuyorum. Yıl oniki ay halkın değerlerini küçümseyen, değer vermeyen, iki de bir batıyı kutsayan adamların milliyetçiliği de bana çok naif geliyor. Ozan Arif milliyetçiliğine gelince kaba, küfürlü, sufli bir anlayış.

Nerede Erol Güngör'un irfanı milliyetçiliği nerede Ozan Arif’in polemikçi dili. Bu arada milliyetçiliğin felsefesini öğrenmek isteyenlerim birincil kaynağı Erol Güngör olmalıdır. Selçuk Küpcük' ün "Yüzleşmenin Kişisel Tarihini" ise içeriden çok eleştiren bir kaynaktır. Hiç olmazsa Adnan Islamogulları'nin " Bizimkisi Bir Ocak Hikayesi " adlı kitaptaki, sanat ve müzik alanında ülkücülerin yetersizliğini okumak gerekir.

Milliyetçi kesimin Ozan Arif’ten çok Ahmet Kaya dinlediği tezi araştırmaya muhtaç. Gerçekten doğru olabilir. Çünkü müzikal anlamda Ahmet Kaya ile Ozan Arif kıyaslanamaz bile. İyi bir ses ideolojisi ne olursa olsun herkes tarafından dinlenir. 
            Ozan Arif'in iyi bir sesi yoktu. Onu ünlü yapan bir ideolojinin sesi olmasıydı. Ama ne yazık ki, sahip olduğu ideolojinin bile önemli bir kesimi tarafından dışlandı. Milliyetçi kesimin Ozan Arif'ten çok daha iyi bir sesi olan Mustafa Yıldızdoğan bile cenazesine katılmadı.  Sanatıyla değil, kendi ideolojisi içindeki bölünmede taraf olan, anlaşmazlığı derinleştiren ve son derece küfürlü bir dil kullanan polemikçi bir kişiydi Ozan Arif.

Sadece muhalif olmak, kişinin ahlakı olarak doğru yerde durduğunu göstermez. Tarihin en büyük önderlerine bile muhalif olanlar vardı. Muhalif olmak kişinin ahlakı zaaflarını gizleyen bir perde değildir. Muhalefet, hak, hukuk, ahlak ve özgürlük zemininde olursa değerli bir şeydir. 
Muhalife saygı duyması için, ahlaklı olmak ve hak, hukuk ve adaletin peşinde olmalıdır. Ne yazık ki, son derece kötü ve ahlak dışı bir dil kullanan, önüne gelen herkese hakaret eden kişiler iyi saz çalıyor diye muhalif olarak kutsanıyor.

           

Ozan Arif, içinden çıktığı camiayı neden yaraladı ve böldü. Cenaze merasimleri aslında bileştiricidir. Ozan Arif’in ölümü öyle olmamasının şifreleri aşağıdaki şiirde. Şiir değil aslında; son derece yüzeysel ve sorunlu bir dille yazılmış bir sövgü metni. Sanat adına bu düzeysizliği savunmak da mümkün olabiliyor ne yazık ki.


“ŞEREFSİZ!..

..............“ İsim-misim vermedim, korktuğumdan sanmayın,

.............. Gocunan şerefsizdir, bunu bari anlayın..„

Sus!.. Kraldan fazla kralcı olma,

Utan ulan biraz utan şerefsiz!..

Sakın ha beyliği ağzına alma,

Konuştukça boka batan şerefsiz!..

Beylik kim, sen kimsin tövbe et tövbe!..

Bey kısmı ellere kalır mı gebe?

Senden aşirete bey mi olur be?

Aşireti ele satan şerefsiz!..

Aşiretin temel taşını söküp,

Hayalini söküp, düşünü söküp,

Kurtları aldatıp dişini söküp,

Götürüp davara katan şerefsiz!..

Kendi eski kapımızı batırdın,

Yeni diye el kapısına götürdün!

Kendin gibi sevdamızı bitirdin,

Kendi gönüllerde biten şerefsiz!..

Vâkıf olamadın bizdeki aşka!

Eller ile girdin devamlı meşke!

Bu gün böyle dersin yarın bir başka

Sözünü yalayıp yutan şerefsiz!..

Yalan mıyım dansöz gibi kıvırdın,

Yönümüzü başka yöne çevirdin,

Şoför yaptık arabayı devirdin,

Bizi uçuruma atan şerefsiz!..

Bülbül idik gülümüzden ettin sen!

Töremizden ilimizden ettin sen!

Yahu bizi yolumuzdan ettin sen,

Rotan belirsiz be rotan şerefsiz!..

Böğürmeden konuş adam ol önce,

Çıtın çıkmaz el hakaret edince,

Ele çıkmaz ama bize gelince,

Çatlak zurna gibi öten şerefsiz!..

Ne huzur bıraktın ne bizde dirlik,

Bundan sonra seni görmemek körlük,

Sadece sen değil seninle birlik,

Artık sana alkış tutan şerefsiz!..

Çok geç anlaşıldım içim yanıyor,

Ama şükür artık herkes tanıyor!

Halâ kendisini kağnı sanıyor,

Kağnı gölgesinde yatan şerefsiz!..

Vatan-matan bu Arif‘i kandırma,

Kendini hiç vatanperver sandırma,

Senin derdin koltuk, lafı döndürme,

Senin umrunda mı vatan şerefsiz!

Ozan Arif

26 Haziran 2017

Samsun”

 

Ozan Arif, hiç kuşkusuz ideolojik yönü sanatının önünde yer alan, dahası sanatıyla değil ideolojisiyle öne çıkan bir sanatçıydı. Son dönemlerinde milliyetçi camiada oluşan bölünmede, bölünmeyi önlemeyi tercih etmek yerine bölünmede taraf oldu. Üstelik karşı tarafı tahkir ederek kendisinden uzaklaştırdı. Nihayetinde cenazesi bile siyasal bir bölünmenin aracı oldu. O artık muhafazakar ülkücülerin değil, seküler ulusalcı milliyetçilerin sembolü olarak anılacak.

Son olarak Ozan Arif’in sanatsal değerini değerlendiren Selçuk Küpçük’ün görüşlerine göz atalım: "70'lerdeki ideolojik söylemin önemli taşıyıcısı olan esir Türk illerinin müzikal birikimi hususunda bile bir kanaate sahip değildir. Ozan Arif, yapılabilecek tek şeyi deneyerek kafiyeli söz söyleme alışkanlığını Ülkücü pratiğe yaslayabilmiştir ancak. Tekrar ettiği form ise mevcut haliyle kıra aittir. Halbuki sosyoloji hızla kente akar. Buradan bakınca da Mahzuni gibi geleneği dönüştürebilecek bir derinlik sunamadığını görürüz." (Selçuk Küpçük, Yüzleşmenin Kişisel Tarihi, s: 290)



Bu yazı 920 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI