erotik shop
Bugun...
Rıza Sarraf ve Ak Parti İktidarı


Yusuf Yavuzyılmaz Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 20-06-2016 15:41

Rıza Sarraf, özellikle cemaat destekli 17-25 Aralık operasyonlarında gündeme gelen bir isim. Kuşkusuz bu tip insanlarla iktidarların kurduğu ilişki biçimi tartışılacaktır. Sanıyorum ABD,İran’a ambargo uyguladığı dönemde,İran Rıza Sarraf üzerinden Türkiye ile ilişkilerinde ambargoyu kırmaya çalıştı. Bu ilişkinin parasal yönü de Halk Bankası üzerinden yürütülüyordu. Dolayısıyla 17-25 Aralık operasyonlarında bu bankanın hedefe konulması anlamlı gözüküyor.

Muhalefetin Sarraf üzerinden yürüttüğü Erdoğan eleştirisi,Erdoğan'ın legal demokratik koşullarla mücadele ile alt edilmesi konusundaki ümitsizlikten kaynaklanıyor. Özellikle Amerikan yargısından çıkacak Sarraf’ı mahkum eden bir sonuç iç kamuoyunda kullanılacak.

Öyle görülüyor ki, Sarraf Amerika'nın İran'a ambargosu yüzünden sıkışan İran'ın parasının onun aracılığı ile Türkiye'de Halk Bankası üzerinden legal dolaşıma sokulması ve Türkiye'nin de bundan payının alması üzerine kurulu düzenin aktörüydü .

Amerika'nın gerekçesi de bu dolaşımın kendi çıkarlarını zedelediği iddiasına dayanıyor. 17-25Aralık operasyonu Halk Bankasını çökertmek için yapılan bir operasyonu. Bu operasyonun ana ekseni hiçbir zaman yolsuzluk olmadı. Cemaat yolsuzluk söylemini kendi amaçlarına ulaşmak için kamuoyu yaratmak ve bu yöntemle Ak Parti iktidarını çökertmek için kullandı. Çok kişi de yolsuzlukla mücadele retorik üzerinden cemaatin aracı haline geldi.  Ancak cemaatin mücadele biçimini tanıyan  makul çoğunluk farklı düşündüğünden cemaatin beklediği tepki toplumda oluşmadı.

Sarraf konusu dönüp dolaşıp Erdoğan eksenine oturacak. Erdoğan tartışmasına döndüğünde Sarraf'ın yüzü gizlenecek ve politik bir tartışmaya dönecek. Muhalifler Erdoğan karşıtlığını sosyolojik bir zemine oturtamadıkları için, Amerikan emperyalizmini bile feda etmeye hazır. 
Sarraf olayını değerlendirenlerin yorumları sığlığa, psikolojik dille öğrenilmiş çaresizliğe işaret ediyor. Muhalifler iyi işlendiğine ahlâkı bir retorik üretecek olayı karşı oldukları Erdoğan'ı besleyecek şekilde sürdürüyorlar. 

Yalnızca Rıza Sarraf konusu değil, tartışılan bütün konularda ana parametre bu tartışmanın Erdoğan’ın lehine mi yoksa aleyhine mi işleyeceği konusuna düğümleniyor. İsmet Özel'in dediği gibi ."İnsanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse diğerine sağır." psikolojisi içinde davranıyorlar. Karşıtlık ve taraftarlık gerçeği aramanın önüne geçiyor. Bu tutum ele alınan konu ne olursa olsun başka şeyler için araçsallaştırma sonucunu doğuruyor.

Rıza Sarraf ambargo sürecinde Amerikan çıkarlarını zarara uğrattığı için ABD de gözaltına alınmış. Şimdi Amerikan karşıtı, sömürge karşıtı, anti emperyalistlere ve anti kapitalist Müslümanlara kışkırtıcı bir soru sormak gerekmez mi?  "Amerikan çıkarlarını zarara uğratan Sarraf bir kahraman mı yoksa hain mi? Yoksa Sarraf'tan beklediğiniz Erdoğan'a vereceği zarar mı?

Dünyanın her yerinde yolsuzluk iddiaları bir iktidarı yıpratan en önemli siyasal muhalefet biçimidir. Peki Türkiye’de neden aynı sonucu vermiyor? Çünkü Türkiye’de çok önemli bir kesim, yolsuzluk iddialarını dile getirenlerin asıl niyetinin yolsuzluklar olmadığına inanıyor. Cemaatin ve onun peşine takılanların bu söylemde samimi olmadığı üzerinden yürüyor siyasal davranış biçimi.

Kuşkusuz iktidarları en fazla yıpratan yolsuzluk söylemleridir. Bürokraside iş yaptırmak için yolsuzluğun neredeyse kurumlaştığı bir ülkeden söz ediyoruz. İşin tuhaf tarafı yolsuzluğu eleştirenler halka yeterinde güven veremedikleri için söylemleri etkili olamıyor.

İşin bir diğer tarafı da halkın Erdoğan’a duyduğu güven yolsuzluk söylemlerinin etkisini iyice azaltıyor. Ancak bu güven bir iktidar için sonuna dek kurtarıcı bir söylem üretemez. İktidar mutlaka yolsuzluk iddiaları üzerine gitmelidir. Kuşkusuz tutarlı,sistemli, temel hak ve özgürlükleri daha da geliştirmek niyetinde bir muhalefetin olmayışı da yolsuzluk söylemlerinin beklenen etkiyi yapmamasına yol açtı. İktidar yolsuzluk iddialarının kendini fazla yıpratmamasın da cemaatin güvenilmezliğinin büyük rol oynadığını bilmeli ve politikalarını bu doğrultuda geliştirmelidir. Ak Parti iktidarı yolsuzluk iddialarını ciddiye almalı ve değerlendirmelidir.

Muhalefet şunu unutmamalı; siyasal iktidarla mücadele doğru eleştiriye ve tutarlı bir siyasal retoriğe ihtiyaç duyar. Aksi durumda seçmen ya söylediklerinizin doğru olmadığına inanmakta ya da bu iddialar dillendiren size güvenmemektedir. Öyle görülüyor ki,muhalefetin inandırıcılık ve güven sorunu vardır ve bu sorun aşılmadıkça işleri zor olduğu açıktır. 



Bu yazı 1757 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI