erotik shop
Bugun...
Terör ve Toplum Psikolojisi


Yusuf Yavuzyılmaz Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 12-12-2016 23:45

                    “Ben asıl, bu ülkenin acısına, yeryüzü

                     Nasıl dayanıyor, ona şaşıyorum”

                                                                   Nuri Pakdil

Terör eylemlerinin çok çeşitli amaçları, bu amaçlara ulaşmak için kullandıkları çeşitli eylem biçimleri vardır. Kuşkusuz en temel amaç toplumda yılgınlık yaratarak korku ve panik ortamı oluşturmaktır. İstanbul Beşiktaş’taki terör saldırısının da amacının bu olduğu açıktır. Şurası açık ki, terör eylemlerinin çok farklı bileşenleri vardır. Bu nedenle terör eylemlerini bir nedene bağlayarak açıklamak yanıltıcı olacaktır.

Terör ve katliam insanlığın kadim geleneği arasındadır. Terör, insanın zalim ve kan dökücü yüzünü gösterir. Tarihsel süreçte her zaman dilimde ve her coğrafyada teröre destek veren insanlar ve örgütler vardır. İŞİD, PKK, FETÖ, DHKP-C gibi insanlığın zalim ve kan dökücü yüzünü temsil eden tüm zalim örgütleri destekleyen, onaylayan, kanlı eylemlerine destek olanlar aynı yolun yolcusudur. Onlar insanlığın en aşağılık katmanıdır. Zalim, alçak ve kan dökücüdürler.

Kuşkusuz tüm terör örgütleri, uyguladıkları yöntemlerle,yaptıkları katliamlarla, insanlığın kanlı ve vahşi yüzünü temsil ederler. Terör örgütlerinden daha alçak olanlar ise bu tür eylemleri onaylayan ve sevinç duyanlardır. Bu insanların toplumda belirli bir yer tuttuklarını biliyoruz.  Her terör örgütü toplumdaki haksızlıkları temel alarak,toplumda karşılık bulacak bir ideolojik söylemden hareket ederler. Bu durum onlara belirli bir toplumsal meşruiyet alanı sağlar. Temel amaçları toplumsal meşruiyet üzerine inşa ettikleri şiddet siyasetiyle amaçlarına ulaşmaktır.

Terör örgütlerinin hedef kitlesi toplumda tutunamayan,fakir ve yoksul katmanlardır. Sosyal hayata tutunamayan insanlar için terör örgütleri kendilerine statü sağlayan merkezlerdir. Tutunamayan insanlar kendilerine verilecek ideolojik donanımın en çok karşılık bulacağı kitlelerdir.

Belli bir örgütün militanı olan kimseler,kendi örgütlerinin yaptığı eylemleri meşru görürler. Avrupa'da gerçekleşen terör saldırılarında hümanist duyguları zirve yapan ve o saldırıları şiddetle kınayan, ancak İstanbul’daki saldırıya çeşitli gerekçelerle sessiz kalan alçaklar var bu ülkede. Onların barış, özgürlük maskesi düştü. Unutmayın onlar Olağanüstü halin kaldırılmasına adalet istedikleri için değil, ülkeyi kan gölüne çevirmek için karşı çıkıyorlar. Teörün kendisine değil, kimin tarafından ve kime karşı yapıldığı daha belirleyicidir onlar için.

Terör örgütlerinin amacı yaptıkları vahşi saldırılarla ülkeyi kaosa sürüklemek ve güçsüz düşürmektir. İSİD, PKK, FETO gibi örgütlerin militanları ve sempatizanlarının başka bir şey istemeleri mümkün mü? 
Bu örgütlere sempati duyanlar, kendileri teröre bulaşmasalar bile, katliama ortaktır.

Terörün arkasında uluslar arası güçlerin bulunduğu bilinmektedir. Bu anlamda Türkiye'de gerçekleşen terör eylemlerinin arkasında Batılı istihbarat örgütlerinin olduğu sır değildir. Tarihsel süreç dikkate alındığında, Batı’nın terör konusunda hiç masum olmadığı görülecektir. Amerika'nın YPG, Avrupa Birliği ülkelerinin PKK, her ikisinin FETÖ sempatisi biliniyor. Bu yüzden Terör eylemlerinde öfkenin Batı'ya yönelmesi de normaldir. Medyada terör konusunda Batıya yönelik tepkileri eleştiren Ulusalcı-Kemalist zihne asla prim vermemek gerekir. Onlar iktidarı yok etmek adına her türlü çabaya destek vermekten kaçınmazlar. Onların ikiyüzlülüğünü 15 Temmuz gecesi gördük, tanık olduk. Aslında geleneksel olarak bürokrasiyi elinde tutan ve kendilerini devletin gerçek sahibi olan bu kesimlerin Ak Parti ve Erdoğan’a büyük bir öfke duydukları sır değildir. Bu yüzden Erdoğan’ı yerinden etmek için ülkeyi ateş çemberine atmaktan kaçınmayacaklardır.

Terörün arkasındaki en önemli nedenlerden biri de, Türkiye uluslararası güçlerin yapmasını istediği, oynamasını istediği rolü oynamıyor olmasıdır. Terörün bir boyutu da Türkiye'yi istenilen çizgiye çekebilme arayışıdır.

Ulusalcı-Kemalist, sol, HDP çevrelerinin terörden çok iktidara yönelik eleştirileri, zihin altında biriktirdikleri irrasyonel öfkeyi iktidar üzerinden kusma girişimidir. Teröre açık ve net tavır almadıktan sonra,yapılacak iktidar eleştirileri bir tuzaktır. Önce terör amasız, ançaksız reddedilecek sonra sorumlulardan hesap sorulacaktır.

Terör eyleminin Türkiye'nin aldığı pozisyonla, İŞİD, PKK ve FETÖ terör örgütlerine karşı yürüttüğü mücadele ile Suriye'de Amerika ile yaşadığı anlaşmazlıkla, Rusya ve Çin'e yaklaşan siyaset değişikliği ve son olarak Başkanlık sistemine geçişle ilgisi yoksa neyle ilgilidir. Teröre, terör örgütlerine, terör örgütlerini destekleyenlere, terör eylemlerini onaylayanlara asla taviz vermemek gerekir. Türkiye’nin yoğun terör faaliyetlerinin odağında olması, yeni dış politika paradigmasıyla doğrudan bağlantılıdır.  

Kuşkusuz terörü tümden ortadan kaldırmak mümkün değildir. Çünkü, zalim ve kan dökücülük, insanın kadim özellikleridir. Bu özellikler zaman zaman tezahür ederek kanlı eylemlere neden olur. Kıyamete kadar da bu insanlığın ontolojisinde kalacak. Bize düşen bunların değirmenine su taşımamaktır. Hakkın, adaletin, insanlığın, ahlakın yanında durmak ve bu değerler uğruna mücadele etmek gerekir.

İstanbul'daki terör eylemini kınamaya dili varmayanların, o saldırıyı gerçekleştirenleri yarın yüceltenler, vahşetin karşısında sessizliğe gömülenleri unutmamak gerekir. Onlar utanma duygusunu kaybetmiş vahşilerdir. Onların özgürlük,adalet,demokrasi söylemlerine pirim vermemek gerekir. Onlar ne kadar güzel cümleler kurarlarsa kursunlar,  onlarla diyaloga girmemek, propagandalarına teslim olmamak gerekir.  

FETÖ,PKK,İŞİD,DHKP-C vb. örgütlere sempati duyan,yaptıklarını onaylayan,eylemleri karşısında sessiz kalan hiç kimsenin demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarından söz etmeye hakkı yoktur. Demokrasi,insan hakları ve en temel hak olan yaşama hakkına saygı duyanlara ise destek olmak gerekir. Özgürlük ve hak mücadelesi yaptığını iddia edenlerin arkasında bir silahlı örgüt varsa ,kullandıkları barış dili ve insan hakları retoriği sahtedir.

Herhangi bir terör örgütüne sempati duyanlar, terör eylemini yapanları değil de başkalarını suçlayanlar, bir mücadele biçimi olarak canlı bombayı destekleyenlerin sivil toplum,insan hakları retoriği temelden sorunludur.

Kuşkusuz insanlık devam ettiği sürece kötülük bitmeyecek, kötülüğün en alçak biçimi olan terör de devam edecek; bunları destekleyen caniler de her zaman var olacaktır. Bununla birlikte teröre karşı olanlar, İnsanlığın iyilik ve adalet damarını temsil edenler ve haksızlığa karşı çıkanlar da bitmeyecek. Terör ve teröre karşı mücadele İyilik ve kötülüğün çatışmasıdır. Bize düşen teröre karşı çıkmak, şu veya bu şekilde teröre sessiz kalanları, canlı bombaları kutsayanları izole etmektir. 

İstanbul'daki saldırıyı PKK'ya bağlı TAK örgütünün üstlendiği söyleniyor. Kuşkusuz bunda şaşırtıcı bir durum yoktur. Daha önce bu tür eylemleri defalarca yapmış bir örgütten söz ediyoruz. Teröre açık bir şekilde tavır alamayan çevrelerin terör de akıtılan kanın ellerine bulaştığına kuşku yok.

Bu çevreler terör eylemleri karşısında da ikircikli bir tavır içindedir. İŞİD'in yaptığı saldırıları yüksek perdeden kınayıp PKK saldırılarına sessiz kalanların varlığı sır değil. Bu insanların teröre karşı olduğunu yalan. Böyle ikircikli davrananların sahtekarlığı İstanbul'daki saldırıda açıkça ortaya çıkmıştır.

            Terör karşısında tepki gösterirken zararlı ve toplumu ayrıştırıcı, nefret söyleminden ve aşırı tepkilerden uzak durmak gerekir. Teröristin sahip olduğu etnik grup ve dini inancı suçlamamak gerekir. Terörü ve teröristi, teröre destek verenleri, sessiz kalanları kınamak gerekir.

Terörü kınarken, şövenizmin, faşizmin, teröristin sahip olduğu etnik grubu suçlayanların tuzağına düşmemek gerekir. Kişilerin ve örgütlerin yaptığı eylemlerden dolayı toplu suçlama ilkel hukuk mantığıdır. DHKP-C'nin bir Türk militanı tarafından yapılan terör eyleminden dolayı Türkleri suçlamayacağımız gibi, PKK'ya bağlı TAK örgütü tarafından yapılan bir eylemden dolayı Kürtleri suçlamayız. Toplu suçlama faşist ve şovenist bir sapkınlıktır olarak görülmelidir.

Bir polisin küçük kızının gözünden düşen damlalar bile içinizi sızlatmıyorsa, yazık olsun sizin insanlığınıza. Şimdi susuyorsan, bir daha özgürlükten, kültürel haklardan söz edememen gerekir. Söz etsen de kimse seni dinlemeyecektir.

Terörü lanetlemek insanlığın temel ölçüsüdür. Kuşkusuz terör insanoğlu yaşadığı sürece tamamen yok edilemeyecektir. PKK'nın yaptığı bir eylemi kınamamak için bin dereden su götürmeye gerek yok. Şeytan kıyamete kadar yaşayacak, biz ise ona lanet okumaya ve onun karşısında uyanık olmaya devam edeceğiz  

Terörü lanetlemek terörü bitirmeye yetmeyecek belki, ama senin insan olup olmadığını belirleyecek bir ölçüttür. Unutmayalım terör bir insanlık sucudur. 



Bu yazı 1572 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI