erotik shop
Bugun...
Neseb ve Kut Anlayışının Müslüman Toplumlardaki Etkisi


Cengiz Akalın Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 12-07-2018 14:40

Resulullah, Hz. Muhammed (as) vefat ediyor.

Kısa bir şaşkınlık, başıboşluk ve şok etkisinden sonra, Resulullah’ın, aklı selim sahibi arkadaşları ‘Emir-ül Müminini’ (müminlerin başkanını) seçmek gerektiğine karar veriyorlar. Küçük bir muhalefet ve Hz. Ali dışında ki herkes Hz. Ebubekir’in, Emir-ül Müminin olması konusunda fikir beyan ediyor ve ilk Emir-ül Müminin Hz. Ebubekir seçiliyor.

Hz. Ali dışında dedik ya, bunun sebebi; Hz. Ali, Resulullah’ın cenazesi ile ilgili işlerle uğraştığından istişareye katılamamış, sonra haberi olunca, ‘bana niye danışmadınız’ diyerek, 6 aylık kısa bir dargınlık ve küslükten sonra kendisi de Hz. Ebubekir’e biat etmiştir…

İlk dört Emir-ül Mümininin seçilmesinde küçük tavsiyeler hariç olmak üzere ‘Şura, İstişare, Liyakat ve Ehliyet’ gibi Allah’ın haklarında ayetler gönderip, emrettiği kavramlar uygulanmıştır.

Ancak; Hz. Ali’nin şehit edilmesinden sonra, müslümanlar arasında ‘Şura, İstişare, Liyakat ve Ehliyet’ kavramları nasıl olduysa hatırlanmaz ve uygulanmaz oldu!

Sanki, bu kavramlar hakkındaki ayetler unutulmuştu!

Kişinin, Resulullah’ın soyundan olması, Emir-ül Müminin olmak için yeterli bir sıfat olarak görülmeye başlandı…

Bu temayül, aslında İslam öncesi Araplardaki ‘Neseb’ (soy üstünlüğü, asabiyet) anlayışının yeniden zuhur etmesinin bir işaretiydi.

Şura, İstişare, Liyakat ve Ehliyet gibi haklarında kesin Kur’an ayeti (vahiy) bulunan kavramlar uygulanmamaya ve görmezden gelinmeye başlandı.

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den itibaren günümüze kadar artık bir daha, müslüman yöneticilerin başta oldukları hiçbir devlette, ‘Şura, İstişare, Liyakat ve Ehliyet’ kavramları, devletin kurumlarında, olması gereken yerde olmadı ve uygulanması gerektiği gibi de uygulanmadı…

Bunun yerine, ‘soy ve damat sevdası’ anlayışı hâkim oldu!...

Nasıl mı? Buyurun beraber bakalım:

İlk dört Emir-ül Müminden sonra, kurulmuş, yöneticileri ve toplumları müslüman olan devletlerin tarihlerini okuyup, inceleyiniz…

 Şunları göreceksiniz;

Saltanat hâkim olmuş…

Yöneticilerin soylarından gelenler kutsal ve kabul görülmüş…

Soylar arasında savaşlarla sonuçlanan, taht ve saltanat kavgaları başlamış, bundan dolayı on binlerce müslüman(!) birbirini katletmiş…

Devletler iç karışıklıklarla onlarca yıl uğraşmış…

Yöneticileri müslüman(!) olan yaklaşık 40 devletimiz, birbirleri ile onlarca kez savaşmış ve birbirlerini yıkmışlar…

Müslümanlar(!) birbirlerini katletmişler…

Devletlerin ömürleri kısa olmuştur…

Bu saydığımız olayların sebeplerinin kaynağı; İslam öncesi Araplardaki ‘Neseb’ (soy üstünlüğü, asabiyet) anlayışı ile, İslam öncesi Türklerdeki ‘Kut’ (hanedan üyelerinin Tanrı tarafından seçilmiş ve kutsanmış kabul edilmesi) anlayışıdır…

İslam öncesi Araplardaki ‘Neseb’ anlayışı ile İslam öncesi Türklerdeki ‘Kut’ anlayışı birleşince, soy ve damat sevdası, müslüman toplumlarda yerini daha da sağlamlaştırdı.

Müslümanlar arasındaki soy ve damat sevdası, sadece devlet yöneticilerine has bir özellik ve uygulama değildi.

Neseb ve Kut anlayışı, müslüman toplumlara o kadar derinlemesine sirayet etmişti ki, artık bu anlayışın sanki, İslami bir kural olduğu müslüman toplumlarca kabul edilmiş ve bir alimin, bir tarikat şeyhinin veya bir cemaat liderinin vefatından sonra, ya erkek çocuğu, erkek çocuğu yoksa damadı, Şura ve İstişare kurumları uygulanmadan, Liyakat ve Ehliyetlerine bakılmaksızın alim ve lider kabul edilmeye başlanmıştı…

Ayrıca; sosyolojik olarak, Arapların ve Türklerin ‘ataerkil (erkek egemen) toplumlar olmasının da etkisini göz ardı edemeyiz. 

Zamanında Osmanlı devletinde olan ‘Beşik Uleması’ anlayışı gibi…

Günümüzde, tarikatlar ve cemaatler içerisinde, aşikâr bir şekilde bu soy ve damat sevdası olabildiğince uygulanmaya devam etmektedir.

Günümüzdeki cemaat ve tarikat oluşumlarına bakınız; lider kabul edilmiş zatın vefatından sonra erkek çocuğu, erkek çocuğu yoksa damadı, Şura ve İstişare kurumları uygulanmadan, Liyakat ve Ehliyetleri sorgulanmadan, lider kabul edilip, tarikat veya cemaatlerin başlarına getiriliyor.

Eğer, vefat eden zatın hem erkek çocuğu hem de damadı varsa, işte o zaman daha kötüsü oluyor ve tarikat ve cemaatlerde ayrılıklar, bölünmeler ve parçalanmalar başlıyor.

Selametle..



Bu yazı 2410 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Özcan
12-07-2018 16:28:00
Yüreğine sağlık guzel acıkma.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI