İstanbul seçimleri neticesinde basit birkaç tespit yapmak gerekir;
CHP ve destekçisi olan blok söylem diliyle ve mağdur olmak söylemiyle Anadolu insanının mağdura sahiplenme duygusunu harekete geçirerek ipi ciddi bir farkla göğüslemiştir.
Halk, CHP ve bileşenlerine ciddi bir sorumluluk yüklemiştir. CHP bundan sonra daha çok halkın tarassütü altında olacaktır. Ne yapacak, nasıl yapacak? Zaman gösterecektir. CHP geçmişiyle yüzleşerek, hesaplaşarak, özür dileyerek yeni bir siyaset inşa edip alternatif bir yapıya dönüşebilecek midir? Yoksa günü kurtardığı için yoluna bildik halleriyle mi devam edecektir?
İstanbul seçiminde MHP’nin oylarının AK Partiye gitmediği, CHP’ye gittiği ortaya çıkmıştır.
AK Parti küskünleri olarak nitelendirenlerin bir kısmı sandığa gitmez iken bir kısmı da geçersiz oy kullanış veya CHP’ye oy vermiştir.
Saadet Partisine oy verenlerin yarıdan fazlası CHP’ye oy vermiştir.
Bu basit tespitlerden sonra girdiği bütün seçimlerden başarıyla çıkan AK Partiyi değerlendirmek gerekir.
İstanbul seçimleri neticesinde AK Parti için iki halden birisinin başlangıcı oluşmuştur.
Birincisi; AK Parti İbni Haldun'un vurguladığı üzere ya son dönemini yaşıyor, çürüme ve yozlaşma nedeniyle çöküş dönemi. Bunun geri dönüşü mümkün müdür? Zaman gösterecektir elbette.
İkincisi; AK Parti çöküş dönemine girmemiş ise, İbni Haldun'un deyimiyle kendi asabiyesine dönecek, yüzleşecek, hesaplaşacak, yeni bir hikaye yazacak ve kaybetmeye yüz tutan güveni yeniden tesis edecek.
Kibirden, vazgeçilmez görmeye, kendini merkez kabul etmeye kadar söylenecek çok şey vardır elbette. Ancak son yıllarda ısrarla vurguladığım bir husus vardır;
Kişi, toplum veya siyaset yapanlar; dürüst, adil, emin, hakka ve hukuka riayetkâr olmalıdırlar. Bu özellikleri önce kendisinde hayata geçiren fertler, bunu topluma aktarabileceklerdir, toplum katmanlarında bu vasıflar hayat buldukça siyaset de buna uyacaktır.
Veya siyaset bu özellikleri kuşanacak, savunacak, bu özelliklere haiz fertlerle yola koyularak bu özelliklerin toplumda yaşanılır olmasına öncülük edecek ve yaşanılır olmasını sağlayacak iş ve işlemleri savunacak, güçlü oldukça da tesis edecektir.
Yani ya tabandan siyasete sirayet edecek ya da siyaset bunu kuşanıp yaşayarak topluma taşıyacaktır.
Bu özellikleri kuşandıkça huzur, refah ve başarı elde edilir.
Bu vasıflardan uzaklaşıldıkça da kaybedilir, huzursuzluk, sıkıntılar ve çekişmeler baş gösterir.
AK Parti son 4-5 yıldır bu vasıflardan uzaklaşan bir siyaset ve uygulama izlemektedir. AK Parti, kendini var ve güçlü kılan söylemler yerine devlete yanaştıkça devlet ve rejim ile örtüşen söylemlere yönelirken, MHP’nin ittifakı adına MHP söylemlerinin topluma taşıyıcısı konumunda olmuştur.
AK Parti, MHP ve devlet-rejim söylemine yöneldikçe bundan karlı çıkan MHP olmuştur. Hem 24 Haziran 2018 hem de 31 Mart 2019 seçimleri, bunun en ciddi ve somut verilerini sonuç olarak ortaya koymuştur.
MHP, bir yandan AK Partinin altını oymakta, öte yandan söylem, ahlaki üstünlük, kucaklayıcı dil ve benzeri AK Partiyi farklı kılan halini yavaş yavaş tüketmektedir.
AK Parti ya “Keçeli bir çay getir, yeniden başlayalım.” diyerek gerçekten kendine dönecek, yeni bir başlangıç yapacak veya İbni Haldun’un deyimiyle ve yakın siyasi tarihin örneklerini yaşattığı gibi çöküşünü tamamlayarak siyaset sahnesinden çekilecektir.
AK Parti suçlu, hain falan aramak yerine içine dönmeli ve etkin olan AKP’li anlayış ve şahıslarla yüzleşmelidir. Hatayı-suçu- eksikliği kendinde değil de hep dışarıda hata, suçlu falan arayanlar tükenmeye mahkum olur biline.
Özet olarak AK Parti, ya AKP’lileşmeye devam ederek tükenecek veya AK Parti olmaya dönerek yeni şartlara ve geleceğe uygun bir hikaye ile kendini yenileyip yola devam edecektir.
Wesselam.
İbn Haldun ‘Kürtler Hamaldır’ diyor mu?
Vahdet kelimesi kirlenirken yeni argüman: Yekvücûd olabilmek..
Türkiye’de milliyetçilik İslamcılığı neden ve nasıl yutuyor?..
Abdullah Kıran: Bu seçim DEM Parti’nin son ''demi..
Sana mübah olan Kürd’e değil mi?
Kürt siyasetinde iki ana damar ve İstanbul seçimleri
