erotik shop
Bugun...
OKAN BAYÜLGEN OLAYININ SOSYOLOJİK ANALİZİ


Yusuf Yavuzyılmaz Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 19-11-2016 23:27

Hiç kuşkusuz bir etkinlikte söylenen sözlerin yapılan değerlendirmelerin gelişigüzel yapılan değerlendirmeler olmadığını görmek gerekir. Bu anlamda Okan Bayülgen’in ödül töreninde yaptığı değerlendirmeler sadece bir şovmenin esprileri olarak görülemez. Olayın kökeninde Türkiye’de kurulan sanat iktidarının egemenliği konusunda ortaya çıkan kuşku yer almaktadır.

Okan Bayülgen'in Kelebek ödüllerinin dağıtılmasındaki tavrı, aslında Türk modernleşme tarihinin derin çatlağını gösteriyor. Merkezi işgal eden seçkinler ve merkezin değerlerine mesafeli ötekiler. Seçkinler yıllarca merkezi işgal eden ulusalcı-sol-Kemalistlerden oluşuyor. Aslında ulusalcı-sol Kemalistler bu alana sadece dindar muhafazakarları değil, Kemalizm’in muhafazakar yorumunu yapan sağ Kemalistleri de sokmuyorlar. Dolayısıyla öteki saydıklarının Edebiyat alanındaki temsilcileri olan Mehmet Akif, Sezai Karakoç, Necip Fazıl, Abdurrahim Karakoç, Cahit Koytak gibi isimleri dışlıyorlar. Okan Bayülgen'in "Diriliş" karşısındaki küçümseyici tavrı aslında Türk siyasetindeki derin bölünmeye işaret ediyor: II.Abdülhamit- TCF-SCF-DP-MSP-Ak Parti muhafazakar dindarlar ile Mustafa Reşit Paşa- Mustafa Kemal-CHP sol-Kemalistler arasındaki bölünme. "Diriliş" dizisi sol Kemalist siyasal iktidarın sanat anlayışına değil, öteki Türkiye'nin sanat anlayışına uygun düşüyor. Bir anlamda “Diriliş” dizisi etrafındaki anlayış, Cumhuriyet modernleşmesinin kenarda bırakmak istediği toplum kesimlerini temsil ediyor. Bu anlayış sol-ulusalcı Kemalistlerin sanat üzerinde kurduğu hegemonyayı tehdit ediyor. "Diriliş" dizisinin siyasal alandaki karşılığının da, uzun zamandan beri müesses nizami ve onun üstüne oturduğu değerleri sarsan Ak Parti olduğunu unutmayın.

Öyle görülüyor ki "Diriliş" tartışması görünenden çok daha derinlere giden bir tartışma. Bir medeniyet, bir aidiyet, bir tarih tartışmasıdır yaşanan. Aslında konu daha derinde bir iktidar tartışmasıdır. Yıllardır sanat ve edebiyat iktidarını elinde bulunduran seçkinlerin, o alana ortak çıkmasının yarattığı öfkenin dışa vurumu "Diriliş "karşısındaki hazımsızlık.

Beyaz Türkler ve onların temsilcisi olan sol -Kemalist-ulusalcı elitler, kendinden olmayan sanatçılara karşı ne kadar hazımsız olduğunu Altın Kelebek ödül töreninde yapılanlar gösterdi. Bu tavrın, zamanın Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ın görüntüyü bozdukları gerekçesiyle köylüleri Ankara'ya sokmaması tavır bir uzantısı olarak görünür hale geliyor. Sanatı kendi tekellerinde sanan, diğer sanatsal ürünleri görmeyen, dahası onları küçümseyen sapkın bir elitizmin endişesidir söz konusu olan.

Okan Bayülgen'in tavrı aslında Türk modernleşmesinin öteki saydığı kesimlere karşı ne kadar hazımsız, ne kadar ötekileştirici, ne kadar dışlayıcı olduğunun kanıtı. Aslında Bayülken gibi Beyaz Türklerin kendinden görmediklerine karşı duydukları nefretin dışa vurumu ödül gecesinde yaşananlar.

Yıllardır Türkiye'de siyasal merkezi elinde tutan Kemalist elitlerin Erdoğan karşıtlığının asıl nedeni, hem siyasal merkezden uzak tutmaya çalıştıkları toplum kesimlerinin büyük bir enerjiyle toplumsal merkezden siyasal merkeze önlenemez yürüyüşü, hem de ellerindeki imkanları kaçırmış olmasının yarattığı tepkidir."Altın Kelebek/Diriliş çatışmasından yola çıkarak, hatta Robert De Niro’nun Trump’a bir araba dolusu küfür ettiği açıklamasını da içererek, benim iddiam, dünya üzerinde “Kültürel Hegemonya” kurmuş olanların bizatihi kendisinin müesses nizamın aparatı olduğudur. Hatta ben bu gruba üniversiteleri, özellikle de sosyal bilimleri de eklemek isterim.(Markar Eseyan). Markar Eseyan’ın isabetle tespit etiği gibi sol sanat anlayışları muhalif görüntünün altında aslında bir iktidar alanını işgal etmektedir. O kadar ki, kendi ideolojik anlayışına sahip olmayanları sanat alanına sokmak istememekte, dahası onları engellemek için ellerinden geleni yapmaktadır.

Markar Eseyan, “Diriliş” dizisine gösterilen tepkinin arka planındaki siyasetin analizini şöyle yapıyor: “Altın Kelebek’te olan ise şudur: Diriliş dizisi büyük başarı kazanmış ama seçilmişleri hal etmek isteyen hegemonik cenahın değil, Yenikapı Ruhu’nun içinde yer almıştır. Diriliş dizisinin başarısı kültürel hegemonyayı tehdit eder hale gelmiştir. Elde ettiği popülerliği seçilmişleri hedef almak yerine, işte Yenikapı’ya giderek işlevselleştirmiştir. O yüzden itibarsızlaştırılmak, ceza almak, haddi bildirilmek durumundadır.(Markar Eseyan.)

Okan Bayülgen olayı sadece bir dizi meselesi değildir. Cumhuriyet modernleşmesinin doğurduğu, ayakları bu topraklara basmayan ve modernleşmeci elitler tarafından desteklenen niteliksizliğin sanat alanını işgal etmesine karşı bir isyanın bastırılma girişimidir. Merkezi sanatsal iktidarın çevreden gelenler tarafından tehdit edilmesine karşı bir savunma mekanizmasıdır. Okan Bayülgen, köylüleri Ankara sokaklarına koymayan Nevzat Tandoğan'ın, İslam kültürünü kültürel ve eğitim hayatından sürmek isteyen Köy Enstitüleri'nin, batı tipi sanatı yaygınlaştırmak için sanat müziğini yasaklayan zihniyetin, dini hayatı ve onun temsilcilerini politik merkezin dışında tutmak isteyen Cumhuriyet modernleşmesinin hastalıklı uzantısıdır.

Okan Bayülgen'in tepkisi sanat alanındaki iktidarının sarsılma korkusudur. Ödül gecesinde dile getirdiği söylemin arka planında da bu korku egemendir. Korkunun temelinde siyasal ve kültürel alanında yaşanan değişimin getirdiği gerilim yatmaktadır.



Bu yazı 1349 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI