erotik shop
Bugun...
Afrin Harekatı ve Tepkiler


Yusuf Yavuzyılmaz Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 01-02-2018 03:00

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin’e düzenlediği  “Zeytin Dalı Harekatı”  değişik tepkilere yol açtı. Kuşkusuz devletler ve örgütler kendi açılarından ve çıkarları ekseninde olayı değerlendirdiler. Bu değerlendirmenin bir tarafı Suriye olayına şu veya bu şekilde müdahil olmuş ülkelerin farklı amaçlarıyla ilgilidir. Bilindiği gibi ABD, bölgedeki PYD ile işbirliği yapmakta onu silah ve eğitim anlamında desteklemektedir. Türkiye ise PYD’yi PKK’nın uzantısı olarak değerlendirmekte ve onu terör örgütü olarak görmektedir. Dolayısıyla Stratejik ortak olan Türkiye ve ABD, sahada tam aksine davranışlar sergilemektedir. Bu durum Türk-Amerika ilişkilerini sürekli gergin bir süreç izlemesine neden olmaktadır.

            Kabul etmek gerekir ki, Türkiye, Amerika’nı tutarsız politikaları nedeniyle, stratejik ortağı olan ABD’ne güvenmemekte ve kendisini aldatılmış hissetmektedir. Doğrusunu söylemek gerekirse buna hakkı var. İşin bir diğer yanı da ABD’nin içinde farklı görüşlerin dillendirilmesidir. Görünüşe bakılırsa ABD, içinden farklı sesler çıkan, bütünlüğünü kaybetmiş bir devlete benzemektedir.

            Diğer taraftan Rusya ve İran Suriye rejim güçleri ile birlikte çalışmaktadır. Türkiye ise Özgür Suriye Ordusu ile birlikte çalışmaktadır. Suriye’nin Türkiye tarafından yapılan operasyonlara ses çıkarmaması, Türkiye’nin Rusya kanalıyla Suriye rejimi ile iletişime geçtiğini göstermektedir.

            Kuşkusuz iç kamuoyunda da Askeri operasyonlara karşı çeşitli tepkiler yükselmektedir. Ak Parti ve MHP operasyonları kayıtsız desteklemektedir. CHP ise tutarsız tavırlarını sürdürmektedir. HDP, başından beri operasyonlara kesinlikle karşı. Bunu normal karşılamak gerekir. HDP ile PKK/PYD arasında ideolojik bir bağ olduğu sır değil.

PKK, PYD, İŞİD, DHKP-C ve FETÖ gibi terör örgütleri sürekli diğer devletler tarafından desteklenip kullanılmıştır. Kimin doğru tarafta durduğu değil, ideoloji belirler örgütlerin tavrını. Kaldı ki, uluslararası siyasette doğru üzerinde anlaşmak mümkün değildir.

Kuşkusuz, PYD’nin etkin olduğu Suriye sınırından bu sınırdan Türkiye’ye yapılan saldırılar ve terör hareketleri dolayı Afrin harekatının meşruluğunun en büyük kanıtıdır. Kuşkusuz harekatı çeşitli gerekçelerle uygun görmeyip eleştirenler de olabilir kuşkusuz. Bir konuda herkes aynı düşünmek zorunda değil. Böyle bir beklenti de gerçekçi değildir zaten.

Bir olayı değerlendirirken ilkesel tutum şöyle olmalıdır: teröre açık destek vermedikleri sürece kişiler ve kurumlar aynı konuda farklı düşüncelere sahip olabilir ve bunları savunabilir.

Harekatı desteklemeyenler arasında yer alan TTB’nin gerekçeleri bir yana terör karşısındaki yaklaşımı ikirciklidir. Savaşa toplumsal hastalık der, terör eylemlerine ses çıkarmazsan, ilkesiz davranıyorsun demektir. TTB'nin açıklaması farklı düşüncedir, ama asla masum ve ahlaki değildir. Ne ki sol, şiddet derken sadece devleti anlamakta terör örgütlerinin her tür eylemine sessiz kalmaktadır. Bu örgüt (TTB) , PKK, PYD ve DHKP-C'nin eylemlerini kınayan bir bildiri yayımlamamıştır. Bu haliyle TTB, özgürlükçü değil, ideolojik, tarafgir bir örgüttür.

TTB'nin asıl sorunu barışı savunması değil. Barışı savunmak da harekatı gereksiz görmek de, savaş karşıtlığı da kuşkusuz bir tercihtir. TTB'nin temel sorunu ideolojik duruşunda ve seçmeci tavrındadır. ABD, PYD'ye silah yardımı yaparken hiçbir mesaj yayınlanmayan kuruluş, şimdi yayınlıyor oluşu kuşkusuz açık bir çelişkidir. Bundan dolayı ilkesel olmayan ideolojik tercihleri sorgulanıyor

Ayrıca Teör yandaşlarının söyledikleri gibi bu khareket Kürtlere karşı yapılmış bir harekat değildir. İktidar çevreleri de başından beri harekatın Kürtlere değil, terör örgütlerine karşı olduğunu dillendirmektedir. FETÖ ve İŞİD'e karşı duranlar İslam düşmanı olmadığı gibi, PKK ve PYD karşıtı olanlar da Kürt düşmanı değildir.

Şurası açık ki, teröre açık destek dışında insanların fikirlerinden dolayı suçlanması doğru değildir. Kuşkusuz savaş arzu edilen bir durum değildir. Bir zorunluluk olarak ortaya çıkar.  Savaşsız, herkesin barış içinde yaşadığı bir dünya tasarımı idealdir. Onun için çaba gösterilir, barışın sağlanması için uğraşılır. Ancak insan ontolojisi iyiliğe olduğu gibi kötülüğe de içkindir. 
 

Teröre hayır" diyemeyen kişi ve kuruluşların "savaşa hayır" tavrı bana hiç anlamlı ve tutarlı gelmiyor. PKK ve türevlerinin yaptıkları eylemlere karşı çıkmak ve kınamak şöyle dursun, çeşitli gerek çeker üreterek anlamlı bir sessizliğe gömülenlerin savaş karşıtlığı, barışı çok sevdiklerinden değil, terör militanlarını kurtarmak içindir. Savaşa hayır demenin de bir ahlakı var kuşkusuz Avrupa’da ve Türkiye’de PKK yandaşlarının savaşa hayır tavırları gerçekçi değildir. 

Örgüt ayırmaksızın teröre karşı çıkanların savaşa hayır demeleri ise bir tercihtir.

Kuşkusuz hiçbir terör örgütü kendini terör örgütü olarak tanımlanıyor. Çoğunlukla kendileri dışında farklı ideolojileri olan örgütleri terör örgütü olarak görmek eğilimindeler. PKK'ya göre İŞİD, İŞİD'e göre PKK terör örgütü. PKK ve DHKP-C ise ideolojik köken dolayısıyla birbirlerini terör örgütü olarak görmezler.

İnsanlar,örgütler, sivil toplum kuruluşları ve partiler siyasal iktidarın yaptığı her uygulamayı beğenmek zorunda değildir. Afrin operasyonunun yapılmaması gerektiğini, zamansız olduğunu savunanlar da olabilir kuşkusuz. Bunlar siyasi tercihlerdir. Suç olan teröre açık destek vermektir. 

Burada asla çözülemeyecek sorun şudur: Sizin terör örgütü olarak tanımadığınız gücü, başkaları terör örgütü olarak görmüyorsa ne olacak? Tabi ki birbirleriyle mücadele edecekler. Ben tanık olduğum, incelediğim, söylem ve eylemlerine baktığım  kadarıyla PKK, PYD, FETÖ ve İŞİD terör örgütüdür.

PKK ve FETO eleştirilerine hemen cevap veren ama, bunlar aleyhine eleştirel bir cümle kurmayanlar, kendilerini ustalıkla gizlemeye çalışan kriptolardır. Terörle mücadele de yöntemlerin yanlışlığına bağlı olarak tutuklananların bazılarının uğradığı haksızlıkları sürekli dillendirerek ve tabi abartarak FETÖ VE PKK'nın kanlı yüzünü gizlemeye çalışanlara karşı uyanık olmak gerekir.

Tabi ki barış her zaman istenen bir değerdir. Ancak amacı terör olan ve silahı bir siyaset aracı olarak kullanan terör örgütleriyle barış yapamazsınız. Barış ancak silahın bırakılması ya da silahı bırakmayı hedefleyecek bir müzakere sırasında söz konusu olabilir.

Teröre destek dışında her tür eleştiri, ne kadar aykırı olursa olsun normal karşılanmalıdır. Terörü görmezden gelen, destek olan, önemsizleştiren, teröre karsı olduğunu söyleyip terörün tezlerini dillendiren, ( bunu PKK ve FETÖ sempatizanları çok profesyonelce yapmaktadır) makul bulan kimselerin, insanlık ve hukuk devleti adına söylemleri, bir başka şeyi örtmek ve gizlemek içindir.

Tüm tartışmaların altında yatan şudur: Bizim terör örgütü olarak adlandırıp, ideolojisini eleştirdiğimiz PKK/PYD çizgisini Kürt milliyetçileri, Kürtlerin meşru temsilcisi olan örgütler olarak görüyor.

Kürt milliyetçileri bunu açıkça söyleyemedikleri için onlara karşı yapılan tüm operasyonları Kürtlere karşı yapılmış operasyon olarak tanımlamaya çalışıyor. 
Terörü kınamadan ve açık cephe almadan dillendirilen savaş karşıtlığının anlamı ise teröristlerin ölümünü engellemektir.



Bu yazı 1141 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI