Müslüman olduğunu iddia eden kişi ve toplumlar için hangi şart, hangi ortam ve hangi zamanda olursa olsun güncellenmeyecek (update),düzenlenmeyecek (reform), yükseltilmeyecek (upgrade), ihlal-itiraz edilmeyecek ve sorgulanmayacak ilkeler ve kurallar bütünlüğünün adı ‘Vahiy’dir.

Peki Vahiy nedir?

Allah’ın Kitabı Kur’an ve Kur’an’daki bütün emir ve yasakların yaşanabilir olma hali olan, yani Kur’an’daki bütün emir ve yasaklarıninsanın sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel hayatına uygulanabilirliğinin kanıtıResulullah Hz. Muhammed’in (as) hayatıdır.

Allah, Müslüman olduğunu iddia eden kişi ve toplumlar için dünya hayatları boyunca uyması gereken ilke ve kuralların Vahiy olması gerektiğiniAraf süresi 3. Ayette şöyle dile getirmiştir: ‘Rabbinizden size indirilen Kur´an´a, Vahye uyun. Kur’an’ı, Vahyi bırakıp da başka dostların, velilerin ve liderlerin peşlerinden gitmeyin…’

***

Tarihleri boyunca ve günümüz dünyasında yaşayan, Müslüman olduklarını iddia eden kişi, cemaat, örgüt, tarikat ve oluşumlar, vahiy dışında kendi nefis ve menfaatlerine uygun ilke ve kurallar ortaya koymuşlardır.

Koymuş olduklarıilke ve kurallara ihlal-itiraz ve sorgulama istememiş ve istememekteler.

Niçin? Çünkü saltanatlarının yıkılmasını, insanları ‘yönetmenin, yönlendirmenin’ ve insanlara ‘emretmenin’ vermiş olduğu karşı konulmaz arzu ve zevkten mahrum kalmakistemedikleri için. Bunların saltanatı,soyut olan nefsin ve kibrin saltanatıdır.

Bu saltanat; kendilerinin doğru ve hak olduğuna ‘diğerleri’ dediklerinin helak olacağına inandırır.

Nefsin ve kibrin saltanatı, hazine ve saraylardan oluşan somut saltanattan daha tehlikeli ve yıkılması daha zordur.

En büyük tehlike ise şudur: Kişi, cemaat, örgüt, tarikat ve oluşumlar, kendi nefis ve menfaatlerine uygun olarak koymuş oldukları ilke ve kurallara ihlal-itiraz ve sorgulama olmasın diye, koymuş oldukları ilke ve kuralları insanlaravahyin bir parçası veya vahiy olduğuna inandırmaktadırlar.

Örneklendirmek gerekirse: Kişi, cemaat, örgüt, tarikat ve oluşumlardan;

Bazıları; Allah’ın, liderleri olan şeyhlerinin bedenlerinde olduğunu iddia ederek, Allah’ın ‘ete kemiğe büründüm ………… diye göründüm’dediğine inanmaktadırlar.

Bazıları; anlamadıkları halde okudukları liderlerinin kitapları için‘Kur’an’ın açıklaması olduğu için Kur’an okumaya gerek yoktur’ derler.

Lider dedikleri kişi kendi kitaplarının birçoğunda yazdıklarının kendine Allah tarafından ilham edildiği için Allah tarafından yazmak zorundabırakıldığını iddia etmektedir.

Kitaplarını, insanlar anlamasınlar diye Osmanlı Türkçesinden günümüz Türkçesine dahi çevirmemektedirler. Bu şekilde liderlerine ve kitaplarına ‘gizemlilik (mistisizm)’ vermekteler.

GünümüzdeAllah’ın Vahyi olan Kur’an dahi, insanlar anlasınlar diye yaklaşık 180 dile çevrilmişken…!!!???

Bazıları; ‘cemaat daha iyi bilir, cemaat daha iyi görür, cemaatin verdiği kararlar doğrudur’ demektedirler…

Bazıları; liderlerinin ‘Mehdi veya Kâinatın İmamı’ olduğuna inanır, devlet kurumlarını ele geçirerek darbe yapmaya kalkar, bir gecedeuçaklar, tanklar ve ağır silahlarla, 252 vatandaşımızı şehit eder, 2000’den fazla vatandaşımızı yaralarlar.

Bazıları; ilahiyat mezunudoktor, doçent veya profesör sıfatları olduğu halde, İslam dininin sahibive koruyucusunun sadece Allah olduğunu bilmeyecek kadar salak ve aptaldır kişu cümleyi kurabilir ‘Buhari ve Müslüm çökerse İslam çöker’.

Bazıları ise; hiçbir sıfat ve özelliği olmayan, sadece Resulullah Hz. Muhammed’in soyundan geldiği içinbirtakım kişilere ‘12 imam ve Mehdi’ diyerek, bu kişileri günahsız görerek ve 12 imam ve Mehdi’ye inanmayanların Müslüman olamayacaklarına inanmaktadırlar.

***

Şimdi sorarım sizlere; Allah’ın Vahyi, Müslüman kişi ve toplumlar arasında ayrılık, parçalanma, çatışma ve katliamlar yaşanmasına sebep olabilir mi?Elbette olamaz.

Peki niçin Müslüman kişi ve toplumlar arasında tarihleri boyunca ayrılık, parçalanma, çatışma ve katliamlar yaşanmış ve yaşanmaktadır?

İşte bunun tek sebebi; kişi, cemaat, örgüt, tarikat ve oluşumların kendi nefis ve menfaatlerine uygun olarak koymuş oldukları ilke ve kurallara ihlal-itiraz ve sorgulama olmasın diye insanlaravahyin bir parçası veyavahiy olduğuna inandırmaları ve ‘diğerleri’ dedikleri, Müslüman kişi ve toplumları sapıklık ve küfürle itham etmeleri, ‘bizler necat (kurtuluş) ehliyiz, diğerleri bizlere katılmasalar helak olacaklar’ demeleridir.

Bu iddialara inanan, akıllarını kullanmayan Müslüman olduğunu iddia eden kişi ve toplumlar, bağlı oldukları kişi, cemaat, örgüt, tarikat ve oluşumların diğerlerinden daha doğru ve hak olduklarına inandıklarından, ‘diğerleri’ dedikleri Müslüman kişi ve toplumlara karşı düşmanlık beslemekte ve onlarla çatışmaktadırlar.

Müslüman kişi ve toplumlar için; şeytandan, Amerika ve Avrupa’dan daha tehlikeli olan durum budur işte!

***

Müslüman kişi ve toplumlar arasında ayrılıkların, parçalanmaların, çatışmaların ve katliamların yaşanmaması için;kişi, cemaat, örgüt, tarikat ve oluşumların bütün fikir, düşünce, görüş, iddia ve yaşantıları ile bütün ilke ve kuralları, ‘Allah’ın Vahyine uygun mudur’ diye, sorgulamalıdırlar.

Akıllı olduğunu iddia eden Müslüman kişi ve toplumlar bunu yapmak zorundadırlar.

Bu sorgulamalar sonunda Müslüman kişi ve toplumlar kendileri ile‘diğerleri’ dedikleri Müslüman kişi ve toplumlar arasında hiçbir farklılık olmadığını görecek ve Allah’ın Vahyi etrafında birleşerek bir Millet olabileceklerdir.

Akıllı olduğunu iddia eden Müslüman kişi ve toplumlar için;güncellenmeyecek, düzenlenmeyecek, yükseltilmeyecek, ihlal-itiraz edilmeyecek ve sorgulanmayacak ilkeler ve kurallar sadece ve sadece ‘Vahiy’ olmalıdır.

Diğer var olan bütünfikir, düşünce, görüş, iddia ve yaşantılar ile bütün ilke ve kurallar,güncellenebilmeli, değiştirilebilmeli, yükseltilebilmeli, ihlal-itiraz edilip ve sorgulanabilmelidir.

Aksi halde Müslüman kişi ve toplumlar ‘Aklını kullanmayanları, bir azap olarak pislik içerisinde bırakırız’ ayetine muhatap olmaya ve birbirlerini ‘diğerleri’ diyegördüklerinden,aralarında ayrılık, parçalanma, çatışma ve katliamlar yaşanmayadevam edecektir.

Selametle.