15 Temmuz bir darbe teşebbüsü değil, bir işgal teşebbüsüdür!
Darbe yapmak isteyenler kendi Millet Meclisini asla bombalamaz!
Darbe yapmak isteyenler kendi ülkesinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesini Bombalamaz!
Darbe yapmak isteyenler kendi ülkesinin Emniyet Müdürlüğünü bombalamaz!
Darbe yapmak isteyenler kendi ülkesinin Milli İstihbarat Teşkilatını bombalamaz?
Darbe yapmak isteyenler kendi ülkesinin Özel Harekat Başkanlığını bombalayıp 47 polisini şehit etmez!
Darbe yapmak isteyenler kendi ülkesinin vatandaşına, kendi halkına silah çekmez, kendi halkının üzerine tank sürmez, kendi halkına kurşun sıkmaz, bomba atmaz!

Bütün bunların yabancı bir ülke ordusunun Türkiye’yi işgal etme girişiminden ne farkı var! Öyle ki yabancı bir ülke ordusu Türkiye’yi işgal etmek istese idi TBMM’yi bombalamazdı.
Türkiye’nin ele geçirilmek ve taşeronu oldukları başka bir ülkeye teslim edilme girişimi bu! Emniyet Müdürü ile telsizle konuşan işgalci Pilotun sözleri çok manidar: “Sizin gibi geri zekalılar belki korkar da…” Bütün bunları darbe yapmak için değil ülkeyi bütün milli, yerli ve zinde güçleri ile teslim olmaya zorlamak ve işgal etmek yaptılar. Ama “Yorgun Savaşçı”ları unuttular hesaba katmadılar!

Balkan Bozgunu, Hicaz Müdafaası, Çanakkale Destanı, İstiklal Harbi, 1960 Darbesi, 12 Mart 1972 Darbesi, 12 Eylül 1980 İhtilali, 28 Şubat 1998 post modern Darbesi,  27 Nisan 2007 e -Muhtırası,  2008 Ak Parti Kapatma Davası vesaire gibi savaş, bozgun ve ayaklanmalarla yorulan Türkiye Halkının düştüğü yerden ayağa kalkacağını hiç düşünemediler. Erzurum’lu Nene Hatunların torunlarını, Antep’li Şahin’lerin torunlarını hesaba katmadılar. O yüzden hesapları tutmadı.

Uzatmayalım. Bu bir işgal ve istila girişimidir. Yüzlerce şehit ve binleri aşan yaralı darbe girişimi için verilmedi. Bu insanlar demokrasiyi falan savunmak için ölmediler. Bu insanlar bu topraklarda özgür yaşamak için, özgürlük başta olmak üzere vatanı vatan yapan bütün değerler için şehit oldular. Kısacası bu ülkeyi savunmak, bu vatanı korumak için şehit oldular. Yoksa bu ülkeyi kimin yöneteceği, nasıl yöneteceği kimsenin o kadar da umurunda değildi bana göre. Çünkü bu girişimin arka planında biz yöneteceğiz iddiası değil; siz yönetemezsiniz inadı ve kararlılığı olduğunu gördü milyonlar. Bu milyonlar belki pek çok şeyi bilmeyebilirler. Aralarında e=mc2 bilmeyen milyonlarca insan da olabilir. Suyun kaldırma kuvvetini, yer çekimi kanunu bilmeyenler olduğu gibi. Bu insanların bildiği tek bir şey var: O da vatanı sevmek. “Biz ki ustasıyız vatan sevmenin” demişti şair. Vatanını sevenler en iyi tanır vatana ihanetin kokusunu, en iyi onlar anlar ihaneti. İhanet ne kadar sofistike okursa olsun haini iyi anlar bu Millet!

Madem ki darbe teşebbüsü değil işgal, istila, ihanet girişimidir bu, ona göre görülmelidir hesabı. Dün de yazdım devletin içinde, devletin üniformasını giymesi, devletten maaş alması hiç bir şeyi değiştirmez. Bu işe kalkışanların dün kim oldukları değil, yarın ne olacakları önemlidir. Dün vezir olanlar bugün rezil oldular, yarın zelil olmalıdırlar. Bütün bunları Rusya yapsaydı yakalanan Rus Askerinin özlük hakları mı olacaktı ? Emeklilik maaşı mı bağlayacaktınız Rus askerlerine? Memuriyete geri dönme hakkı, Danıştay yolu, Anayasa Mahkemesi yolu, Avrupa İnsan Hakları mahkemesi yolu mu tanıyacaktınız Rus Askerine?

Cadı avına çıkmadan ama şeytanı ininden, gizlendiği çukurdan çıkartarak, sapla samanı karıştırmadan, bir tek masumun canını yakmadan, bir tek suçsuzun kanını akıtmadan, bir tek kılı kırk yararak, bilgi ve irfanı, izan ve vicdanı elden bırakmadan, feraset ve basireti kuşanarak Türk Tarihinin en büyük temizliği yapılmalıdır. Öyle bir temizlik ki hücrelerine, dokulara derinlemesine inilmelidir.

Bu temizlikten sonra devlet kadrolarına ehliyet ve liyakat dışında aranacak tek kriterin vatan sevgisi yani vatana sadakat olması gerekmektedir. Geçmişte şu veya bu şekilde bu İşgalci Çetenin ayak oyunları yüzünden stratejik kurumlarda görevden alınan, uzaklaştırılan, mağdur edilen bütün eski kadrolar yaşına başına bakmadan derhal göreve çağrılmalıdır. Bu alçakların hakim ve savcılarının mahkûm ettirdiği yüzlerce masum insan derhal tahliye edilmeli ve özgürlükleri iade edilmelidir. Devlette görev almanın şartı şu Partili olmak, falan okul mezunu olmak olmamalıdır. Başta ülkücüler olmak üzere vatanını seven sosyal demokratlar hatta sosyalistlere ehil oldukları sürece devlete hizmet etme görev yolları açılmalıdır..

Her zaman dediğim gibi “Mikroba merhamet vücuda ihanettir!”