İslam'a bir çok konuda yabancı, İslam düşüncesi ve tarihini bilmeyen seküler kimi çevrelerin ve gelenekçilerin kadın konusundaki tartışmaları çok sığ ve komik bir hal alıyor sosyal medyada...
Öncelikle şunun altını çizerek konuya bakmakta fayda var:
Modern bir bireyin hedonist beklentileri ve gözüyle hadiseye bakmakla, seküler bir anlayış biçimiyle kadın-erkek ilişkileri üzerine Kuran'da geçen ayetleri sorgulamaya tabi tutarak Islam'ın maksadı anlaşılamaz.
Bu yöntemle İslam'in kadına verdiği değer ve statü hiç anlaşılamaz.
Sade bir paradigma ile konu üzerinde düşünmemiz lazım.
Soru şu: İslam gelmeden önce kadının dünyadaki konumu, değeri neydi?
Tarihçiler bu konuda bize pek iç açıcı tablo sunmuyor.
Özellikle İslamın gelişi ve hakimiyeti en çok da kadının ve kız çocukların durumunu olumlu yönde etkilemiş, hatta kökten değiştirmiştir.
O dönemde kimi insanlar kız çocuklarının olmasını gururuna yedirmezdi, kimi de o 'başkasının malı' olacak (cahiliyye dönemi) diye kız çocuklarını diri diri toprağa gömerdi. Ne korkunç bir şey..
Böyle bir dünyaya, böylesi ilkel bir zihniyete savaş açıp insanları kökten değiştirmiş ve bunun neticesinde toplumsal bir devrim gerçekleştirmiş dinin adıdır İslâm.
İslam, kadını değersiz gören adetleri tarihe gömmüştür. Kadına asaletini ve değerini yeniden kazandırmıştır.
Konuyla ilgili Kuran'da geçen ayetlere gelince:
Modernliğin bencil bireyi olmayan mümin erkekler ve mümin kadınlar için sorun yok. Onlar konuyu rahatlıkla anlar ve kendilerini ilgilendiren hukuki ilişkilerinde adilce uygular.
Çünkü herkes kendi sınırlarını ve birbirine karşı sorumluluğun farkında.
Modern ve seküler bireyde bu dayanışma, bu ortak ev ve kader yürüyüşünü göremezsiniz. Anlamak işlerine gelmez. Zira ona yalnız başına kalmayı veya yalnız yürümeyi özgürlük diye yutturmuşlar.
Modernizm bir medeniyet olarak İslam'ın insan ve dünya tasavvurunun tam karşısında konumlanır. Buna mukabil gelenekçi ve muhafazakar dindarlık da bir çok hususta İslam'ın insan ve medeniyet anlayışına yabancılaşmış ve düşünce olarak farklılaşmıştır. Önce bu hususlar üzerinde durmak lazım.
Günümüzde zihni feminist hurafelerle sulanıp bulanmış modernler şu hatayı hep yapar: Bazı dindar toplumların adet haline soktuğu kimi tarihsel ve yanlış uygulamaları kalkıp İslama fatura ediyorlar. Bu her açıdan tutarsız ve yanlış bir yaklaşımdır.
Oysa yapmaları gereken, İslam'ı ana kaynaklardan ve nesnel tarihinden öğrenmek. Kur'an'ı ise her şeyden önce bir hidayet kitabı olarak okumalı.
O, bir meta veya arızalı beyinlerin çözüp eleştireceği, düzelteceği bir metinler manzumesi değildir. Kuran yol göstericidir, hidayet kaynağıdır. Onun şiirsel ve mucizevi evrensel dili, analmaak isteyenler için çok şey ifade eder.