erotik shop
Bugun...
1 Kasım'a Doğru


Yusuf Yavuzyılmaz Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 26-10-2015 12:34

Yapılan her seçim yeni umutlara ,yeni arayışlara gebedir. Kuşkusuz önümüzdeki 1 kasım 2015 tarihinde yapılacak olan seçimlerin farklı partilerin beklentilerini ne kadar karşılayacağı sorusuna cevap verecektir. Öyle görülüyor ki, 1 Kasım seçimleri şu sorulara da cevap verecek:

1) Ak Partideki düşüş sürecek mi, yoksa 7 Haziran seçimlerinin üzerine mi çıkacak?

2 ) Ak Parti tek başına iktidar olacak mı?

3) HDP 7 Haziranda alacağı oyun zirvesini mi görmüştür yoksa yükselişi sürecek mi?
4) İddia edildiği gibi Ak Partinin tek başına iktidarını engellemek için CHP’den HDP’ ye emanet oy gitmiş midir ve bu oylar geri dönecek mi?

5-) 7 Haziranda Ak Partiden MHP ye olan kayma, Ak Partiye geri dönecek mi?

Aslına bakılırsa seçimlerdeki sıralamanın ilk iki partisi belli:Ak Parti ve  CHP. MHP ile HDP’den hangisinin üçüncü ve dördüncü parti olacağı ise net değil. MHP izlediği akıl dışı politikayla üçüncü sırayı HDP’ye kaptırabilir. Bu da nüfusunun önemli çoğunluğu Türk olan bir ülkede, Türk milliyetçiliğini savunan bir partinin ,Kürt milliyetçiliğini temel alan bir partinin arkasında kalmasıyla sonuçlanan sürecin önünü açacaktır.  

Doğrusu seçimlerde en çok merak edilen HDP’nin alacağı oy oranıdır. HDP, laik Kürtler, dindar Kürtler, Alevi, Sünni, Radikal sol ve Kürt muhafazakarlığını nasıl ve hangi söylemle bir arada tutacak ya da tutabilecek mi?sorusu cevabını bulacak.  Bu kitleleri Azadi’nin savunduğu Kürdistan üst kimliği altında toplamak mümkün mü? Anlaşılan o ki, Azadi Kürtlerin parçalanmışlığını aşmak,aralarındaki anlaşmazlıkları gidermek ve birliği sağlamak ve kuşatıcı bir kimlik yaratmak için Kürdistani olmayı bir üst kimlik olarak tasarlıyor.Tüm milliyetçi ideolojilerin yaptığı gibi, Azadi, bağımsız Kürdistan düşüncesini hakim kılmak için dini arka plana yaslanan bir milliyetçilikten yaralanmak istiyor. Doğrusu bunu ne kadar sürdürülebilir bir yaklaşım olduğu tartışma götürür.

HDP’nin Türk muhafazakar dindarlığını etkilemesi, sahip olduğun ideolojik dil dikkate alınırsa  çok zor. Bu yüzden Türklere yöneleceği tek kanal Alevilik üzerinden yürüyeceği sol ideolojidir. Bu durum belirginleştikçe Kürt muhafazakar dindarları tatmin etmekte zorlanacaktır. Çünkü sol –Aleviliğin temsil ettiği siyasal dil ile muhafazakar dindar Kürtlerin temsil ettiği siyasal dili uzlaştırmak oldukça zordur. Bir de buna HDP’nin PKK üzerinden gelen Stalinist siyaset tarzı eklendiğinde durumun çok daha zor olduğu görülecektir.

Muhafazakar Kürtlerin HDP’ye yönelmesinde Ak Partinin 7 Haziran seçimleri öncesinde kullandığı dil bir hayli etkili olmuştur. HDP’nin durumunu biraz da Ak Partinin Kürt politikası ve kullanacağı siyasal dil belirleyecektir.

Kemal Kılıçdaroğlu önderliğindeki CHP’de bir türlü iktidar alternatifi olamıyor. Kuşkusuz Ak Parti CHP’nin değişimini de büyük katkı yaptı. CHP salt laiklik ve Kemalizm üzerinden giderek bir yere varılamayacağını Ak Partiyle mücadelesinden öğrendi. Kemal Kılıçdaroğlu, muhafazakar dindar seçmene açılmak için laiklik ve Kemalizm üzerinden siyasal söylem üretmiyor. Bu siyasal yöntemin başarı şansı,Türk seçmeninin davranış kodları dikkate alındığında çok düşük görülüyor. Çünkü CHP lideri bu söylemiyle Kemalist CHP tabanından tepki görürken ,muhafazakar dindarlardan gerekli ilgiyi de görmüyor . Söylemi iyi olsa da muhafazakar dindar seçmen için, devraldığı miras dolayısıyla, CHP liderinin inandırıcılık sorunu var.

Kabul etmek gerekir ki, CHP’nin üzerine oturduğu zemin ve bu zeminin temel parametreleri olan laiklik ve Kemalizm’in muhafazakar dindar seçmende bir karşılığı yok. Her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’yi bu söylemin dışına taşıyıp ekonomik vaatleri öne çıkarsa da bunda başarılı olduğu söylenemez. Hem laik-Kemalist sol seçmeni kaçırmamak, hem de muhafazakar seçmene cazip gelecek bir söylem üretmek kolay değil.

CHP’nin sağ muhafazakar ve dindar kitleyi tatmin edecek bir söylemi yok henüz. Bunu başaramazsa iktidar olması çok zor olduğunu da görüyor Kılıçdaroğlu. Bu yüzden siyasal algıları zıt olan iki eğilimi aynı hedef etrafında toplamanın zorluğunu uzun süre yaşayacak gibi görünüyor Kılıçdaroğlu’nun CHP’si . CHP’nin dindar muhafazakar kitle ile buluşmasının önündeki en büyük engel Tek Parti dönemindeki uygulamalar ve ateizme varan laiklik politikaları.

Aslına bakılırsa en zor durumda olan parti MHP denebilir. MHP seçmenine göre tek başına iktidar olma olasılığı yakın vadede bir hayli düşük olan MHP’nin iktidar ortağı olmasını öncelemesi gerekir. Ama Devlet Bahçeli bu olasılıktan kaçıyor. Mevcut haliyle MHP'nin seçmene vereceği fazla bir şey yok. MHP terendi bir seçim aldığı oyu bir sonraki seçim alamıyor, dahası oy kaybediyor. 7 Haziran seçimi yükselen MHP bu seçim daha düşük oy alması sürpriz olmayacaktır. Galiba necip Türk halkı MHP’yi Türkiye için zararlı olmayacak bir noktada tutmayı başarıyor. Anadolu mayasının yüceliği ve feraseti olarak da okunabilir bu durum.

Öyle görülüyor ki,muhafazakar seçmenin 28 Şubat deneyimi sonrası, Ak parti döneminde yapılan uygulamalarla açtığı kredi, bazı itirazlar olsa da devam ediyor. Zira 13 yıllık bir iktidar deneyiminden sonra oylarının hala % 40’ın üzerinde bulunması önemli bir göstergedir. Ancak Ak Partinin de özeleştiriye ve yenilenmeye ihtiyacı var. Yine de bu seçimde de tek parti iktidarı çıkacaksa bu ak parti olacaktır. Diğer her durumda Ak Partinin koalisyonun büyük ortağı olması kuvvetle muhtemeldir. Burada kritik eşik Ak partinin küstürdüğü Kürt muhafazakar seçmeni geri kazanmasıdır. Öyle görülüyor ki Kürt muhafazakar seçmen HDP’yi sevdiği için değil,Ak Partiye kızdığı için HDP’ye yönelmiştir ve dahası bulunduğu yerden de memnun değildir.

Seçimlerde radikal solun ve sağın başarı şansı yok. Sol meçhul ve güzel olarak tasarlanan bir gelecek için bugünü feda eder. Sağ ise yaşanmış ideal geçmiş bir dönem için mücadele eder ve o da geçmiş için bugünü feda eder. Ak Partinin en büyük zaafı kritik dönemlerde sağ politik refleksler gösterme ihtimalidir.

Sol ideoloji eylem yapar, gösteri yapar, molotof atar; ütopik bir gelecek için gençleri ölüme gönderir ve ölümü yücelten bir siyaset izler. Sağ/muhafazakarlık yol yapar,baraj yapar köprü yapar, ölümü olabildiğince ötelemeye çalışır. Öyle görülüyor ki, yüzü geçmişe dönük olması beklenen sağ /muhafazakarlık,  bugünün sorunlarına soldan daha fazla angajedir.

Öyle görülüyor ki, sol, izlediği toplumsal ve dini  değerlerle örtüşmeyen siyasi anlayışıyla hesaplaşacağı yerde, suçu kendi dışında arayan ve özellikle halka ve onun yetersizliğine yükleyen zihin ne kadar seçkinci olduğunun farkında bile değil. Bu seçkinci ve halka tepeden bakan siyasal elitizmin halkın desteğini kazanması mümkün değil.

Bir de Kemalist –sol gelenek ile MHP’nin halkın bilinçli oy kullanmadığını söyleyerek kendi başarısızlıklarına kılıf arama çabası hiç anlamlı değildir. CHP’nin çok partili hayata geçtikten sonra, MHP'yi kurulduğu dönemden bu yana iktidar olabilecek bir çoğunluğa ulaştırmıyor Türk seçmeni. Bu büyük bir öngörüdür. Bu iki partiyi ara sıra iktidar ortağı yaparak başka siyasal güçlere denetlettiriyor. Ve dahası Türk halkı, Atatürk’ün kurduğu ve ambleminde hala Kemalizm’in altı ilkesi olan CHP ve Türk milliyetçisi olan MHP’den korkuyor ve ürküyor. Trajik bir çelişki değil midir, Türk milliyetçiliğini savunan MHP’yi ve Kurtuluş savaşının efsane kahramanları olan ve Cumhuriyetin kurucusu olan Atatürk ve İnönü’nün Ebedi şef ve Milli şef olduğu CHP’ni iktidar yapmaması?

Muhalefetin üzerinde düşünmesi gereken soru şu: "Şu veya bu şekilde Ak Partiyi eleştiren seçmenler neden muhalefete değil de tekrar Ak Partiye oy veriyorlar. Bunun suçlusu kim? Kuşkusuz eleştiren, yeni bir çıkış noktası arayan seçmene çıkış yolu gösteremeyen ve ümit veremeyen muhalefet. Ak Partinin tekrar en yüksek oyu alması muhalefetin büyük başarısızlığıdır.

Ak Parti hala % 40'ların üzerinde ve tartışmasız birinci parti. 
Çünkü muhalefet Saray tartışmaları ve diktatörlük söylemleri arasına sıkışmış durumda. Bir de muhalefet ederken kullandıkları düzeysiz dil de buna eklenince sonuç kaçınılmaz oluyor.  Sadece Ak partiyi eleştirmek yetmiyor, kendini de gözden geçirmek gerekir. "Başkası nerede hata yapıyor" anlayışından önce "biz nerede hata yapıyoruz" öz eleştirisi daha belirleyicidir.

Ak Partinin bunca yıl yüksek bir temsil kabiliyetinde bulunmasında kuşkusuz idare tarzlarının büyük etkisi var. Ancak muhalefetin çapsızlığını ve sıradanlığını da görmek gerekir.

Seçim yaklaşırken Selefi-entegrist dini yorumdan gelen bir itiraz var. İtirazın temelini demokrasinin küfür rejimi olduğu ve dolayısıyla oy kullananların müşrik olduğu iddiası oluşturuyor. Oy kullanan insanları Kur'an ayetlerinden yola çıkarak tekfir eden zihnin sadece analiz kabiliyeti sorunlu değil, aynı zamanda İslami algısı da sorunludur. Bu hiç kuşkusuz Harici bir anlayışın günümüze yansıyan yüzüdür. Unutmayalım son derece dindar insanlar olmalarına, ibadetlerini hiç aksatmamalarına karşın,çarpık bir mantıktan yola çıkarak sorunlu bir dini yorum üreten Hariciler Hz.Ali yi kafirler olmakla suçlamış, dahası binlerce kişinin katledilmesine yol açmışlardır. .Haricilerin Hz. Ali’yi kafirlikle suçlamalarının nedeni şu: Hz. Ali Sıffin Savaşında daha fazla kardeş kanı akmasın diye hakemi kabul etmesi. Harici mantığına göre anlaşmazlıkları çözmek için hakem kabul etmek Kur'an'a aykırıdır.  Çünkü gerçek ve yanlış birbirinden ayrılmıştır ve Kur’an’da anlaşmazlıklarda hakem ile çözüm yoktur. Kaldı ki,bu okuma da yanlıştır. Oy vermenin kafir olmak anlamına geldiğini ima eden zihin, çağımız da Harici siyasetin uzantısıdır.

Öyle görülüyor ki,Ak Partiyle mücadele etmenin yolu, Ak Partiden daha ileri bir demokrasi ve hukuk devletini savunmak, halkın değerleriyle barışık bir siyasal retorik üretmekle mümkündür. Bugün muhalefet içinde böyle bir imkanın izleri görülmemektedir. 



Bu yazı 1789 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI