erotik shop
Bugun...
Türk Milliyetçiliğinin Bilimsel Analizi


Yusuf Yavuzyılmaz Fikir Zemini
 
 
facebook-paylas
Tarih: 26-02-2016 01:52

Türk milliyetçiliği ve onun tarihsel,siyasal,kültürel boyutları üzerine çok sayıda bilimsel çalışma yapılmıştır. Milliyetçiliğin felsefesi, tarihi, siyasal anlayışı üzerine yazılmış en önemli kitaplardan biri de sosyolog Ergün Yıldırım tarafından kaleme alınan “Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği” adlı eserdir.

Kaba hatlarıyla bakıldığında milliyetçilik, kendi tarihsel ve kültürel değerlerine, diline atıf yapan,yaşadığı toprakları yücelten ve etnisiteye bağlı üstün değerlere vurgu yapan romantik- idealist bir akımdır. Türk milliyetçiliğinin siyasal temsilcisi olan MHP'yi bu değerlere bağlı, romantik, taşralılığı ağır basan köylü hareketi olarak görmek gerekir. Entelektüel yönü bir hayli zayıftır. Dahası Türkiye’deki siyasal hareketler içerisinde entelektüel derinliği en az olan siyasal akımdır. Dolayısıyla düşünsel yönü değil eylem yönü ön planda olan bir harekettir. Bu yüzden değişen dünya siyaseti karşısında uygun pozisyon alamaz. Bu anlamda milliyetçilik Türkiye'nin önünü açacak bir misyona sahip değildir. Çok kültürlü ve çok etnisiteli bir toplumda kültürel milliyetçilikten çok siyasal milliyetçiliğe evrilen MHP tipi milliyetçiliği hep tehlike görmek gerekir. MHP’nin siyasal tavırları, Türkiye ve Dünya tasavvuru, çözüm süreci karşısındaki pozisyonu kendini geliştirme ve yenileştirme anlayışından çok uzakta olduğunu gösteriyor.

Türk milliyetçiliğinin din anlayışı da temelde sorunlu bir anlayıştır. Bir zamanlar Türk milliyetçileri Türk islamını yüceltmeye çalışırken, Arap anlayışını gericilikle suçlayıp "Yunus Emre " ve "Ahmet Yesevi'yi öne çıkarıyordu. Buradaki temel düşünce Türk islamı insancıl, ahlaki ve Kur'an'a uygun, Arap İslamı ise kötü, gerci ve ilkeldir. Milliyetçilik sadece kendi özelliklerini olumlamakla yetinmez, aynı zamanda başkalarının anlayışını da küçümsemek gerekir. Milliyetçiliğin hallerinden biridir din üzerinde kendini yüceltirken diğerini aşağılamak. Karşılaştırmada kendi kültürünün en iyi örneği ile diğer kültürün en kötü formu bir araya getirilir. Milliyetçiliğin milli bir din oluşturma çabaları hem dinin evrenselliğini bozmuş, hem de dinin kavramsal sistemine semantik müdahalede bulunmuştur.

Milliyetçiliğin hangi aşamada makbul nereden sonra tehlikeli olduğu çoğunlukla iç içe girmiştir. Bunu ayırt etmek mümkündür zihinsel olarak, ancak toplumsal ve siyasal yaşamda o kadar kolay değildir. İşin trajik tarafı, diyalektik diyelim, bütün milliyetçilikler ezilmeye karşı kurtuluş mücadelesiyle başlıyor, sonuçta devlet milliyetçiliğine başkalarını ezen bir siyasal pozisyona varıyor. Yahudi milliyetçiliği mesela, Almanya karşısında mazlum olan Yahudi siyasal aklı devlet konumuna geldiğinde Filistinlileri ezmekten çekinmiyor ve kendi yaşadığı olumsuz tarihsel tecrübeyi yeniden üretiyor. Ezilmişlikten kurtulurken milliyetçiliği egemen devlet ideolojisi olarak yeniden üretmemek gerekiyor. Yoksa bu sonsuza kadar sürecek bir sarmala dönüşüyor.

Milliyetçiliğin ne olduğunu belirleyen faktörler kuşkusuz milliyetçiliğin bir ideoloji olarak dayandığı felsefi temellerdir. "Düşünmeden çok inanmanın ve rasyonaliteden çok duygunun/ hikayenin seferber olduğu bir ortamda radikal milliyetçilik ve fundamentalist dinsellik gittikçe çoğalmaktadır. Hatta her ikisi yan yana durarak birbirlerini beslemeye çalışmaktadır. "(Ergün Yıldırım, Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği). 

Aslında bu durum bütün idealist siyasal yaklaşımlarda ortak bir özelliktir. Duygudaşlık, efsanelerle karışmış bir tarihsel anlayış, ideal olan ütopyaya vurgu milliyetçiliğin temel parametreleri olarak öne çıkmaktadır.

Milliyetçiliğin yükselişi mazlum bir anlatıdan kaynaklanır. Kuşkusuz bu durum ulus devletlerin kuruluş dönemlerinde etkin bir siyasal söylem olarak öne çıkar. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan itibaren oluşturulmaya çalışılan Türk merkezli tarih okumaları buna en iyi örnektir. "Türkiye'de milliyetçiliğin yeniden yükselişinde etkin olan iki temel kurucu söylem işgal ve kurtuluş iddialarıdır. Bu söylem ilk ulus devlet yıllarında inşa olan bütün milliyetçiliklerde kullanılmaktadır. Kurtuluş Savaşları, bütünüyle milliyetçi aydınlar tarafından bu söylemlerle analiz edilerek açıklanmaktadır. Ulus devlet, bir işgal ve kurtuluş savaşı anaforundan geçerek var olmaktadır. Bu deneyim Türkiye'nin tarihsel gerçekliğinde de yaşanmıştır."(Ergün Yıldırım, Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği)

Kuşkusuz milliyetçiliğin iç ve dış düşman tanımlamaları evrensel bir olgudur. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında dış düşman yedi düvel olarak adlandırılan anlayış, iç düşman ise irtica ve etnik olarak farklı olan Kürtlerdir. "Türkçülüğün bütünlük tahayyülünü bozan yapılar ve farklılıklar ötekileştirilir, sadakat yapısını teşkil eden düşünceler ve hareketler "iç düşman" biçiminde kategorize edilir. Modernliğin milliyetçilik aracılığıyla geliştirdiği yeni sadakati kabule yanaşmayan unsurlar, kimlikler, etnisiteler,mezhepler ve azınlıklar bu iç düşman damgasından büyük pay alırlar. Örneğin Tek Parti Dönemi sol milliyetçi yaklaşımını temsil eden Kadro dergisinde iç düşmanlar sınıflaması oldukça çarpıcı bir şekilde yansıtılmaktadır : "İnkılap Türkiye'sinde harici tehlike türlü türlü şekil ve kıyafette kendini gösterebilir. O bize yeşil sarıklı bir şeyh veya kızıl bayraklı bir ihtilalci suretinde görülebileceği gibi bir beyaz bandıralı liberal şeklinde de görülür." ( Yakup Kadri,,1932, Kadro Dergisi cilt 1, sayı 11)

Düşmanlar "yeşil sarıklı şeyh", "kızıl bayraklı ihtilalci", ve "beyaz bandıralı liberallerden" oluşmaktadır. Renklere dayalı bir dışlama söylemi işlemektedir. Yeşil, kızıl ve beyaz.” (Ergün Yıldırım, Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği)

Ünlü Yunan düşünürleri Platon ve Aristo'ya göre insanlar Yunanlılar ve barbarlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Kuşkusuz barbarlar Yunanlıların dışında kalanlardır ve doğal olarak Yunanlıların düşmanıdır. Bu ayırım genel olarak bütün milliyetçilikler de egemendir. Türkiye’ de ise milli devletin sınırlarını daraltan küreselleşme, ulus üstü hukuk geliştiren AB, milli devletin ideolojisini zayıflatan evrensel din anlayışı ve nihayet milli devletin kuruluş ideolojisini zorlayan etnik farklılıklar milliyetçiliğin yeni düşmanlarıdır."Türkiye'de milli devlet konsepti küreselleşme, AB ve Kürt milliyetçiliğinin yükselişiyle beraber büyük bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyor. Kendimizi büyük bir tartışmanın tam ortasında görüyoruz." (Ergün Yıldırım, Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği)

Kuşkusuz diğer bütün ideolojiler gibi milliyetçiliğinde değişik tarihsel tecrübeleri vardır. Tarihsel ve kültürel faktörlerin etkisiyle milliyetçilik anlayışları da farklılaşmıştır. "Milliyetçilik, Batı toplumları ve Batı-dışı toplumlarda farklı tecrübelerle var olmaktadır. Bu nedenler dünya genelinde batı milliyetçiliği ve Batı-dışı milliyetçiliklerden bahsetmemiz mümkündür. Batı milliyetçiliği, genel hatlarıyla toplumların içsel bütünlüğünü sağlarken, Batı-dışı milliyetçiliği Osmanlı örneğinde olduğu gibi parçalayıcı olmaktadır."(Ergün Yıldırım,Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği). Milliyetçiliğin bu faklı durumları bütün milliyetçilikleri içine alacak genel değerlendirmeleri de zorlaştırmaktadır.

Milliyetçiliğin Anadolu topraklarındaki özel formlarından biri olan Türkçülük, Osmanlı imparatorluğu yerine kurulan devletin laiklikle birlikte paradigmasını oluşturan parametrelerden biriydi. Bu süreçte Tanzimat’tan beri rekabet halinde bulunan Osmanlıcılık ve İslamcılık devre dışı kalmış, resmi ideolojinin oluşumunun dışında kalmışlardı. Türkçülüğün özellikle tek Parti Dönemindeki uygulamaları, toplumsal zemini oluşturan ve Türklerin dışında kalan, özellikle Kürtler için derin sorunlara yol açmıştır. "Türkçülük, bir modernite ideolojisi olarak toplumsal varlıkların temsilinin üstünü kapatarak en büyük yanılgıyı ortaya koydu. Irkçı, laisist, ve dinci formlarıyla var olarak çeşitli dışlama mekanizmaları inşa etti." (Ergün Yıldırım/Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği)

Türkçülüğün bu topraklardaki macerası kuşkusuz toplumsal zeminle ve Osmanlı imparatorluğunun dağılmasının yarattığı travma ile yakından ilgilidir. Yeni kurulan Cumhuriyet değişen paradigmadan dolayı yeni bir ideolojiye ihtiyaç duymaktaydı. “Milliyetçilik, bu heyecan ve coşkusuyla Türkleri en trajik zamanlarında yakaladı. Parçalanan, kaybedilen ve sona eren bir imparatorluk yerine yeni devletin siyaseti olarak devreye girdi. Türkçülük, Osmanlı bakiyesi küçük Rumeli ve Anadolu coğrafyasında bütün tartışmaların üstünde mutlak bir kimliğe dönüştü. Türk, bütün politik arzuların yeni pozisyonlarında yeni mitolojik varlık olarak yeniden yapılandırıldı. "(Ergün Yıldırım,Ergenekon Ötesi Türk Milliyetçiliği).

Bu yeni yapılanma kuşkusuz yeni sorunlarında kaynağını oluşturacaktır. Özellikle Ulus devletlerin ana kitlenin dışında kalan etnisitelerin ne olacağı sorunu, yeni kurulan Türk ulus devleti için de temel sorunu oluşturacaktır. Halen gündemin en yakısı sorunlarından biri olan Kürt sorunu da bununla bağlantılıdır kuşkusuz. Ana sorun farklı kimliklerden gelen insan topluluklarının barış içinde bir arada nasıl yaşayacağı sorunudur. Milliyetçilik ve onun bir türevi olan Türkçülüğün bu soruna barışçıl bir cevap üretmesi mümkün değildir. Zamanında milliyetçilik temelinde inşa edilen ulus devletler sorunların ortaya çıkmasıyla birlikte kuruluş paradigmalarını değiştirmek zorundadır. Çünkü gelinen noktada farklı etnisitelerin haklı taleplerini bu paradigma içinde cevaplamak mümkün olamamaktadır.

Öyle görülüyor ki, Türk milliyetçiliği gelinen noktada Türk toplumunun zihinsel haritasını oluşturan dini ve kültürel değerleri kuşatıcı nitelikte değildir. Bu durum Türk milliyetçiliğinin , Türkiye’de var olan siyasal ideolojiler karşısında entelektüel yönünün zayıflığı ile doğrudan ilgilidir. Entelektüel yönü zayıf ideolojilerin şiddete evrilmesi çok daha kolaydır. Türk milliyetçiliği halen içinde şiddet potansiyelini en fazla barındıran ideolojilerden biri olduğu açıktır. Geriye cevaplanması gereken hayati bir soru kalmaktadır: Türk milliyetçiliği şiddeti aşan bir entelektüel derinliğe ulaşabilir mi? 



Bu yazı 2046 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANANLAR HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
YUKARI