Laiklik din ve devlet işlerinin bir birinden ayrılmasından ziyade, devletin dini, referans almasının önüne set çekmek için oluşturulmuş bir kavrandır. Laikliği, Rönesans ve reformla başlayan hükümet kilise çatışmasının, hükümetlerin yönetimlerinin kilise ile paylaşmama garantisi olarak okumak gerekir. Avrupa, kilisenin skolâstik düşüncesinden ötürü, Laikliği kavramlaştırdı. Ancak Hıristiyan geleneklerinden ötürü çoğu Avrupa devleti laiklik ilkesini anayasalarına koymamıştır. Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı ülkenin resmi dinini Hıristiyanlık olarak belirtmiştir.
Laiklik din ve vicdan özgürlüğünün teminatı değil, bilakis din ve vicdan özgürlüğüne pranga vurmaktır. Çünkü bu ilke kıta Avrupa’sında, kilisenin hegomanyasını daraltmak için kullanıldı. Devleti dini öğretiden uzak tutmak için bulunmuş bir yöntemdir. Laiklik ilkesi ile devlet dine müdahale edebilecek ancak din devlete müdahale edemeyecektir.
Devamı: http://www.fikirzemini.com/yazarlar/hasan-serefoglu/laiklik-ve-yeni-anayasa/120/



Kaybedilen Bir Yüzyılın Hesabını Kim Ödeyecek!
Kürt siyasetinde iki ana damar ve İstanbul seçimleri
Sana mübah olan Kürd’e değil mi?
Abdullah Kıran: Bu seçim DEM Parti'nin son '''demi'' olabilir!
Muhafazakâr muhalefetin çözüm arayışları
İbn Haldun ‘Kürtler Hamaldır’ diyor mu?
2023 Seçimlerine Doğru
Mahçupyan: Davutoğlu bildiklerini anlatırsa yakın tarih yeniden yazılır
Babacan ve Davutoğlu: Farklar, Benzerlikler ve Beklentiler  
Ali Babacan konuştu: 2020'ye Yeni Partiyle giriyoruz.
Yusuf Tekin yazdı: Eğitimde paradigma değişimi
Anlamsızlığa Tutunmak ya da Bir Mazeret Olarak İdeoloji