erotik shop
Bugun...


Ortadoğu, Türkiye, Rusya, Batı ve İran - 2
Ülkemiz, coğrafyamız Son iki asırdır, yükselen güç olan Batı Avrupa ve Kuzey Atlantik'in karşı yakasının ellerinden/gücünden yakasını kurtaramamış, gittikçe de bu boğaz sıkılma olayı devam etmiş. Düvel-i Muazzama'nın birbiriyle tepiştiği, kavga içinde olduğu nisbi rahatlama dönemleri ise statükocu/Batıcı ve basiretsiz-kifâyetsiz idareciler eliyle fırsatlar kaçırılıp heba edilmiş. Bir imparatorluk bakiyesi olan ülkemizde/coğrafyamızda olağanüstü şartlarda kurulan ulus-devlet, ilk dönemlerde Lozan'ın güvencesinde, baskı ve askeri yöntemlerle ayakta durdu. Sonraki dönemlerde değişim ve dönüşümlere ayak uyduramadığı, direndiği için, yol açtığı toplumsal, siyasi ve etnik sorunlar kronikleşerek enkaza dönüştü.

facebook-paylas
Tarih: 25-12-2016 23:33
Ortadoğu, Türkiye, Rusya, Batı ve İran - 2
+ -

Hep söylenir. İsmet Paşa (İnönü), Lozan antlaşmasını imzalamasının akabinde , “80 sene daha kazandık” demiş. Evet. 80 yıl daha kazanılmış, ancak bu kadar süre zarfında üzerine neredeyse bir taş bile konulamamış. Açıkçası, zaman ve fırsatlar katı/jakoben-merkeziyetçi Ulus-Devlet ideolojisi ve yapılanması kafesinde heba edilmiş. Sistem 1950'den sonra kendini restore etmeye yönelik bir kısım adımlar attığında ise, oluşturulan kutuplaşma, kaos ve askeri darbelerle/müdahalelerle mütemadiyen önü kesilmiş. 80 yılın sonlarına gelinen süreçlerde de her şeyde maalesef çok geç kalınmış oldu.

Ülkemiz, coğrafyamız Son iki asırdır, yükselen güç olan Batı Avrupa ve Kuzey Atlantik'in karşı yakasının ellerinden/gücünden yakasını kurtaramamış, gittikçe de bu boğaz sıkılma olayı devam etmiş. Düvel-i Muazzama'nın birbiriyle tepiştiği, kavga içinde olduğu nisbi rahatlama dönemleri ise statükocu/Batıcı ve basiretsiz-kifâyetsiz idareciler eliyle fırsatlar kaçırılıp heba edilmiş.
Bir imparatorluk bakiyesi olan ülkemizde/coğrafyamızda olağanüstü şartlarda kurulan ulus-devlet, ilk dönemlerde Lozan'ın güvencesinde, baskı ve askeri yöntemlerle ayakta durdu. Sonraki dönemlerde değişim ve dönüşümlere ayak uyduramadığı, direndiği için, yol açtığı toplumsal, siyasi ve etnik sorunlar kronikleşerek enkaza dönüştü.
1990'lı yıllardan, Soğuk Savaş döneminin sona ermesi akabinde bu yöndeki arayışlar artsa da, statükonun direnişi ve yerine neyin ikame edileceği konusundaki süregelen belirsizlik suların durulmasını bir türlü getirmedi.

Sürekli çok pahalı bir coğrafya üzerinde oturduğumuz söylenir durur. Ancak, koca bir imparatorluk coğrafyasının nasıl bu şekilde küçülerek, büzülerek Anadolu coğrafyasına hapsolduğu/çekildiği ise göz ardı edilir. Aslında bu coğrafyanın pahalı bir coğrafya olduğunu dillendiren statükocu çevrelerin ana amacı Resmi İdeoloji'nin Misak-ı Milli/Lozan sınırlarına hapsolma olgusu ve bu çerçevede oluşturulan ideolojinin savunulması yönündedir. Türkiye Lozan sonrasındaki dönemde, Almnya'nın yaptığı gibi kendi Varsailles'ını yırtamadı. Adeta Lozan ve Naton'un üzerine yatıldı. 1946'dan sonraki yeni dünya konjünktüründe Türkiye Nato şemsiyesi altında Lozan'ın ömrünü Soğuk Savaş Dönemi sonuna kadar uzattı.

1989-90'da iki kutuplu dünya sisteminin çökmesi, Doğu Bloku'nun çözülmesi, Soğuk Savaş döneminin sona ermesi akabinde Türkiye konjünktürü yakalama da çok geç kaldı. Özal döneminde bu yöndeki arayışlar ise sonrasında koalisyon hükümetlerince adeta geriye döndürüldü. Türkiye'nin 90'lı yıllardaki Batı Blokunun/Sisteminin Türkiye'ye ve bölgeye ilişkin yeni konseptlerini okumada çok geç kalmasının faturası ağır oldu.

Türkiye yeniden kabuklarını kırıp çevresine açılmaya yönelik hareketlenmesinde ise, kendisini, özellikle Suriye üzerinden geleceği belirsiz dipsiz maceraların içinde buldu. Bir yandan, Osmanlı'ya/Şanlı Maziye ilişkin algıda, muhafazakar çevrelerin, sahici bilgilere sahip olmamaları, Ecdad/Şanlı Mazi söylemleri üzerinden bir Osmanlı algısına sahip muhafazakar çevrelerin, Osmanlı'ya yönelik bilgi dağarcığı 20. Yüzyıl başlarında Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yahya Kemalin güftesini yazdıkları, 60'lı, 70'li yıllarda mehter takımlarının söylediği/çaldığı marşları Fatih, Kanuni dönemine ait zannetmenin ötesine geçmemekteydi. Diğer yandan ise bir kısım İslamcı kesimlerin modern ideolojik ütopyalar ve soğuk savaş dönemi ideolojik algı düzeyinden kurtulamamaları,tarih bilgisinden önemli ölçüde yoksun olunması bölgeyi, Orta Doğu'yu bu fanteziler üzerinden masabaşı okumaya çalışmaları Türkiye'nin bölgesine çevresine açılmasında önüne büyük engeller koydu.

Kuzey Atlantik'in iki yakasındaki bir kısım dev güç odaklarının, Türkiye ve diğer bölge ülkelerinin haritalarını yeniden çizme, bölgeyi daha küçük etnik siyasi birimlere küçültme projelerine karşı direnç hatları oluşturmada bir hayli geç kalınmış oldu. Hazan'a dönüşen Arap Baharı rüzgarı ise bölgeyi ve Türkiye'yi içinden çıkılmaz zor mecralara sürükledi. Özellikle Rusya, İran, Çin mihverinin bu ortamda yükselip ön almasının, Afganistan ve Irak işgallerinin yanı sıra, önemli bir faktörü oldu.

Müfid Yüksel - Yeni Şafak 




Bu haber 2955 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
YUKARI