erotik shop
Bugun...


Şehirde savaş ve İmralı Notları
Evet, akademisyenim ancak ADYÖD diye birşeyi daha önce duymadım. Öcalan’la birlikte çalışmadım. Sahip olup da Öcalan’ın elimden aldığı bir başkanlığım olmadı (öyle bir şey olsa zaten zor alırdı). Her şey bir tarafa yaşım müsait değil böyle bir ihtimale. Öcalan’ın örgüt lideri ve İmralı mahkumu olarak içinde yaşayageldiği şartların lazımı olan paranoyanın uzantısı diğer ifadelerini de kendisine nezaketen iade ediyorum. İnşallah heyettekiler tavsiyesine uyup kendisini bu konuda bilgilendirmişlerdir.

facebook-paylas
Tarih: 02-03-2016 02:33
Şehirde savaş ve İmralı Notları
+ -

Silahlı mücadele, anti-demokratik ortamlar için yani sözden anlamayan ve söze izin vermeyen vahşi rejimlere karşı meşruiyeti olan bir yöntemdir. İcbar, söz’den anlamayan vahşilere karşı meşru ve anlamlıdır, medenilere karşı değil. Bir inkarı kırmak, bir tahakkümü yıkmakta şiddetin kullanımı vardır. Ancak şiddet ile özgürlük inşa edilemez. Sınırda savaşılır, şehirde savaş olmaz. Olsa şehir yıkılır ve sınıra dönüşür. 

Sivile dokunan silahlı mücadele suçtur, terörizmdir. Sivil mücadele, demokrasi altyapısı olan ortamlar ve demokratik örgütlenme ile değişime zorlanabilecek rejimlere karşı gerekli olan yöntemdir. Şehir savaşı sivil mücadele ile yapılır. “Medenilere galebe çalmak ikna iledir.” Sorun insanda olduğu gibi çözüm de insandadır. Sivil mücadele, haksızlığa karşı verilen bir mücadeledir ve bir düşmana karşı verilen silahlı mücadeleden her açıdan daha üstündür. Yan etkisi olmayan ve sadece mağdurun değil bütün vicdanların sahip çıkacağı bir hakkaniyet adına yapılan bir mücadeledir. 

Demokratik popülizmin görünmesine müsaade etmeyeceği ölçekte küçük bir topluluk değilseniz, milyonlarca insandan oluşan bilinçli bir tabanınız varsa, o zaman, sivil demokratik mücadele sizin için iki tercihten biri değil ahlaki bir zorunluluk halini alır. 

ÖCALAN, BAŞKANLIĞIMI ELİMDEN ALDI MI? 

Geçen gün bir arkadaşın dikkat çekmesiyle haberdar oldum. Yakın zamanda İmralı Notları alt başlığı ile kitaplaştırılan görüşme notlarının bir yerinde şöyle bir paragraf var: Abdullah Öcalan: “Bir yazı okuyayım (Mücahit Bilici’nin makalesinden [“Kürdlerin Teori Hastalığı”] bölümler okudu). Öcalan Bookchin’e dayanacağına neden Saidi Nursi’ye dayanmıyor diyor. Mücahit Bilici de benim başdanışmanlığıma soyunmuş. Bu, Kürtlerin teori hastalığı işte. Bu benimle ADYÖD’de çalışan biridir. Onun başkanlığını elinden aldım. Profesördür. Bunların hepsi, muhalifi de iktidarı da, hepsi kontrol altındadır. 

Siz de bunları araştırın. Apo kışkırtıyor demeyin.” (İmralı Notları, s.420) “Ben çıktım, Suriye çöktü” diyen birinin ayrıca kafası karışmışsa böyle ucube bir paragrafın ortaya çıkması normal. Bookchin ve Said Nursi bahsi ayrıca ele alınması gereken ve uzun bir konu. Öcalan’ın teori iptilası keşke ilmi olsaydı veya kalsaydı da Kürdlerin adalet arayışında bir maliyete dönüşmeseydi. Yazılı bir metinde kayda geçtiği için bilenler için saçma sapan olan ancak bilmeyenler için tavzih gerektiren bu iddialara ilişkin bir açıklama yapmam gerekiyor. Öcalan, ismimi başka biriyle karıştırıyor besbelli.

Evet, akademisyenim ancak ADYÖD diye birşeyi daha önce duymadım. Öcalan’la birlikte çalışmadım. Sahip olup da Öcalan’ın elimden aldığı bir başkanlığım olmadı (öyle bir şey olsa zaten zor alırdı). Her şey bir tarafa yaşım müsait değil böyle bir ihtimale. Öcalan’ın örgüt lideri ve İmralı mahkumu olarak içinde yaşayageldiği şartların lazımı olan paranoyanın uzantısı diğer ifadelerini de kendisine nezaketen iade ediyorum. İnşallah heyettekiler tavsiyesine uyup kendisini bu konuda bilgilendirmişlerdir.

{ Mücahit Bilici - Yeniyüzyıl }




Bu haber 1498 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
YUKARI